Yazar "Karahan, İrfan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 15 / 15
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİ ÇOCUK ACİL SERVİSİNE BAŞVURAN KARBONMONOKSİT ZEHİRLENMELERİNİN GERİYE DÖNÜK İNCELENMESİ(2020) Tursun, Serkan; Alpcan, Ayşegül; Karahan, İrfanAmaç: Karbonmonoksit zehirlenmeleri ölümcül olabilen vetoplu zehirlenmelere yol açabilen ciddi bir sağlık sorunudur.Bu çalışmada çocukluk çağında olup karbonmonoksitzehirlenmesi ile acil servise başvuran hastaların özellikleri,klinik ve laboratuvar bulgularının araştırılması amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntemler: Kırıkkale Üniversitesi Tıp FakültesiÇocuk Acil Servisi’ne 2014-2020 yılları arasındakarbonmonoksit zehirlenmesiyle başvuran 114 olgu geriyedönük incelendi. Hastaların demografik özellikleri,başvurularının dikkati çeken noktaları başvurudaki belirti vebulguları, laboratuvar değerleri irdelendi. Hastalık şiddetinegöre ve hiperbarik oksijen tedavisi alıp almama durumuna göreikili gruplamada temel laboratuvar düzeyleri karşılaştırıldı.Bulgular: Ortanca yaşı 8 olan 56 kız, 58 erkek hastanınbaşvurularının 102’sinde başvuran hasta dışında ailedenbiri/birileri bulunmaktaydı. En sık kaynak soba, en sıkbaşvurulan ay Ocak ayıydı. En sık semptom bulantı vekusmaydı. Hastaların genel olarak laboratuvar tetkiklerininortanca değerleri normal aralıklarda seyretmekle birlikte;karboksihemoglobin, laktat, troponin, INR, kan glukozu,karaciğer hasar testleri gibi düzeylerinde anormal değerleriolan hastalar da mevcuttu. Klinik şiddete göre hafif ve ortaolgular karşılaştırıldığında karboksihemoglobin, laktat ve INRdüzeyleri orta şiddetteki hastalarda daha yüksek saptandı.Sadece iki tane hasta ağır olgu olduğu için karşılaştırmayaalınmadı. Olgular, hiperbarik oksijen tedavisi alan ve almayanşeklinde gruplanıp laboratuvar düzeyleri karşılaştırıldığında;troponin T, laktat ve karboksihemoglobin düzeylerinde anlamlıfarklılık mevcut saptandı.Sonuç: Çocukluk çağında ciddi problemlere yol açabilen vesemptomları nedeniyle tanıda zorluk yaşanabilenkarbonmonoksit zehirlenmeleri için farkındalık arttırılmalı vesık görüldüğü zamanlar için tedbirler alınmalıdır.Öğe BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİ ÇOCUK ACİL SERVİSİNE BAŞVURAN KARBONMONOKSİT ZEHİRLENMELERİNİN GERİYE DÖNÜK İNCELENMESİ(Kırıkkale Üniversitesi, 2020) Tursun, Serkan; Alpcan, Ayşegül; Karahan, İrfanAmaç: Karbonmonoksit zehirlenmeleri ölümcül olabilen ve toplu zehirlenmelere yol açabilen ciddi bir sağlık sorunudur. Bu çalışmada çocukluk çağında olup karbonmonoksit zehirlenmesi ile acil servise başvuran hastaların özellikleri, klinik ve laboratuvar bulgularının araştırılması amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntemler: Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Acil Servisi’ne 2014-2020 yılları arasında karbonmonoksit zehirlenmesiyle başvuran 114 olgu geriye dönük incelendi. Hastaların demografik özellikleri, başvurularının dikkati çeken noktaları başvurudaki belirti ve bulguları, laboratuvar değerleri irdelendi. Hastalık şiddetine göre ve hiperbarik oksijen tedavisi alıp almama durumuna göre ikili gruplamada temel laboratuvar düzeyleri karşılaştırıldı.Bulgular: Ortanca yaşı 8 olan 56 kız, 58 erkek hastanın başvurularının 102’sinde başvuran hasta dışında aileden biri/birileri bulunmaktaydı. En sık kaynak soba, en sık başvurulan ay Ocak ayıydı. En sık semptom bulantı ve kusmaydı. Hastaların genel olarak laboratuvar tetkiklerinin ortanca değerleri normal aralıklarda seyretmekle birlikte; karboksihemoglobin, laktat, troponin, INR, kan glukozu, karaciğer hasar testleri gibi düzeylerinde anormal değerleri olan hastalar da mevcuttu. Klinik şiddete göre hafif ve orta olgular karşılaştırıldığında karboksihemoglobin, laktat ve INR düzeyleri orta şiddetteki hastalarda daha yüksek saptandı. Sadece iki tane hasta ağır olgu olduğu için karşılaştırmaya alınmadı. Olgular, hiperbarik oksijen tedavisi alan ve almayan şeklinde gruplanıp laboratuvar düzeyleri karşılaştırıldığında; troponin T, laktat ve karboksihemoglobin düzeylerinde anlamlı farklılık mevcut saptandı.Sonuç: Çocukluk çağında ciddi problemlere yol açabilen ve semptomları nedeniyle tanıda zorluk yaşanabilen karbonmonoksit zehirlenmeleri için farkındalık arttırılmalı ve sık görüldüğü zamanlar için tedbirler alınmalıdır.Öğe Cafeteria diet can cause systemic inflammation and oxidative damage in the various tissues(Ios Press, 2024) Tursun, Serkan; Şahin, Yaşar; Alcigir, Mehmet Eray; Çınar, Miyase; Karahan, İrfanBACKGROUND: Cafeteria diet (CAF) is a succesful tool for establishing animal obesity model. This study purposed to show immunoexpression and oxidant-antioxidant status in the various organ tissues of Wistar rats fed CAF. METHODS: Two groups (six rats per group) of Wistar albino rats were fed CAF and standard chow (control) diets for eight weeks. After experimental procedure, the animals were sacrificed. Intestine, stomach, liver, kidney, spleen, heart, lung, and pancreas tissues were sent to Pathology Department and inducible nitric oxide synthase (iNOS), nuclear factor-kappa B (NF-kappa B) and cannabinoid receptor-1 (CB-1) immunoexpressions were assessed. Also, plasma liver function tests and lipid levels were measured total oxidant capacity (TOC) and total antioxidant capacity (TAC) were evaluated in both plasma and liver tissue. RESULTS: The immunoexpressions of NF-kappa B, iNOS and CB-1 were higher in the experiment group for all tissues. TOC was significantly higher in the experiment group, for both plasma and liver tissue (p < 0.001 and p = 0.02). TAC was higher in the experiment group's plasma measurement (p = 0.02), while there was no difference in the liver tissue between experiment and control groups (p = 0.11). CONCLUSION: CAF-induced obesity may be related to increased immunoexpression and oxidative damage in the various organs. Systemic problems should be considered and these phenomenon should be studied more comprehensively.Öğe Celiac Crisis: A Rare and Serious Condition Resulting in Death(2019) Karahan, İrfan; Gözükan, Gökberk; Çifci, Aydın; Utku, Özlem GülCeliac disease is an autoimmune disease of the small intestine, resulted from villusdamage and malabsorbtion due to ingestion of gluten; and production of antibodies to gliadin. Thedisease can manifest with various presentations. Celiac crisis was described as an acute, serious,life-threatening form of celiac disease about sixty years ago with a higher incidence among pediatric patients than adults. It is characterized by gastrointestinal symptoms like profuse diarrhea andsevere metabolic distubances like hyponatremia and hypoproteinemia. Early suspicion and detection is important. This case report presents a 54-year-old female patient who died from celiac crisis and sepsis.Öğe Diyabetik hastalarda ayak problemlerinin yönetimi ve vasküler patolojilere yaklaşım(2019) Karahan, İrfan; Alp, Çağlar; Çifci, Aydın; Karadeniz, MuhammedDiyabet prevalansı tüm dünyada giderek artmakta ve büyük bir halk sağlığı problemine dönüşmektedir. Diyabetin komplikasyonları hastalığın kendisinden daha büyük problemlere neden olmaktadır. Bir diyabetli hastanın ayağında ülser gelişmesi hastalarda ciddi morbidite ve hatta mortaliteye neden olabilmekte, ayrıca sağlık giderlerinin aşırı derecede artması ile sonuçlanmaktadır. Dünya genelinde tüm sağlık harcamalarının yaklaşık 1/6’sı diyabet ve onun getirdiği problemler nedeniyledir. Diyabet hastalarının hayatları boyunca %12-15 oranında diyabetik ayak ülseri geliştirme riski bulunmaktadır ve diyabetlilerin hastaneye yatış nedeninin 1/4’ünü oluşturmaktadır. Ampütasyon insidansı 6-8/1000 DM yıl civarındadır ve travma dışı ampütasyonların dünyada en sık nedeni (%50’den fazlası) diyabettir. Bu hastalarda hem vasküler problemler hem de kan şekeri düzensizliğinin etkisiyle küçük bir enfeksiyon odağı günler içinde hızla sepsise ilerleyip uzuv kaybına yol açabilmektedir. Bu kadar sık karşılaşılan bir problemin önlenmesi en önemli halk sağlığı konularından biridir. Tüm önlemlere rağmen diyabetik bireyler ayak problemi ile karşılaşılmışsa, problem erkenden ortaya konulmalı ve diyabetik ayak ekibi olarak gerekli müdahaleler vakit kaybetmeden yapılmalıdır.Öğe Does iron-deficiency anemia affect M1 macrophage activation and inflammation?(2020) Karahan, İrfan; Çifci, Aydın; Badem, Nermin DindarAim: Iron deficiency anemia (IDA) is a prevalent disorder and may be a problem for various systems. Anemia of inflammation has been extensively investigated before, but there is still a lack of knowledge about macrophage activation in IDA. Hence, the aim of this study was to investigate the relationship between IDA and macrophage activation. Patients and Methods: The present study included 88 female subjects. The participants were divided into two groups: 48 IDA patients in the patient group and 40 healthy subjects in the control group. M1 macrophage activation was measured with the triggering receptor expressed on myeloid cells-1 (TREM-1). TREM-1 levels and C-reactive protein were compared between patient and control groups. The relationship between TREM-1 levels and hemogram parameters and iron status was investigated. Results: TREM-1 levels of the patient group were significantly higher than of the control group [124.5 (6.8-770.5) pg/ml vs 48.5 (0.66-401.1) pg/ml, p=0.02], while CRP levels remained similar between the groups. There was no correlation between TREM-1 levels and hemoglobin, mean erythrocyte volume, ferritin, transferrin saturation and serum iron (p =0.96, 0.14, 0.21, 0.16, and 0.26, respectively) in IDA patients. Conclusion: The present study showed that IDA might increase TREM-1 levels and this condition might be a clue of macrophage activation. IDA patients should be considered in terms of pro-inflammatory conditions and further investigations are needed to clarify the association mentioned above.Öğe Early Inflammation Related to Pediatric Obesity(Aves Yayincilik, Ibrahim Kara, 2023) Derhem, Baki; Karahan, İrfanObjective: Obesity is a serious health problem, has reached pandemic proportions and represents a major risk for several comorbidities. Some of the serum markers are considered to be associated with low-grade chronic inflammation. Neutrophil to lymphocyte ratio (NLR) is a new and cost-effective marker for the detection of subclinical inflammation that correlates with C-reactive protein (CRP) levels. The objectives of this study were to examine the relation between children's BMI and the bio-markers of early inflammatory predictors.Material and Methods: The retrospective study included 176 children aged 5-18 years who applied to a primary care setting in Turkiye be-tween January 2019 and March 2019. Participants with BMIs between 85-95 percentiles were defined as overweight and those over 95 per-centiles as obese. For all groups, hemogram parameters, cell volumes, and ratios were evaluated and compared. In addition, NLR and PLR were compared.Results: We found that neutrophil count and NLR were significantly different between the normal weight and overweight/obese groups (p= 0.001, p< 0.001 respectively) while hemoglobin, WBC, MPV, MCV, RDW, and PLR were similar in hemogram evaluation.Conclusion: Obesity is associated with low-grade inflammation levels and is reaching alarming rates among both children and adults. Our study suggested that neutrophil counts and NLR were significantly higher in overweight/obese children. Obesity-related studies involving pediatric patients are crucial to developing appropriate methods for preventing the development of further complications in adulthood.Öğe Effects of Potentially Inappropriate Medications in Older Patients with Gastrointestinal System Cancer(Galenos Publ House, 2023) Özkan, Melike; Karahan, İrfan; Yalçın, Selim; Şengül Ayçiçek, GözdeObjective: Potentially inappropriate medications (PIM) is a crucial problem in the geriatric population. The amount of prescription and unadherence increase because of the different problems encountered in cancer patients. Our aim was to evaluate the effects of PIM in patients with gastrointestinal system cancer and to investigate its relationship with chemotherapy side effects, mortality, and progression. Methods: This retrospective cohort study assessed 154 patients with gastrointestinal system cancer. Demographics and disease features, the presence of PIM according to the TIME-to-STOP criteria and baseline laboratory parameters were recorded. The effects of PIM on survival and adverse treatment events were evaluated. Results: 66.9% of the cases were male and 33.1% were female. The mean age was 71.9 +/- 6.4 years. The most common side effects of chemotherapy are nausea, vomiting, kidney injury, and pain. The most frequently used prescriptions among the 98 PIMs were gliclazide, hyoscine N-butylbromide, simethicone, diphenoxylate atropine, and thiocolchicoside. PIM was detected in 68.1% of the participants. Chemotherapy side effects were more common in PIM group (p<0.001, odds ratio =5.6). PIM had no effect on mortality. Factors associated with mortality were age, stage, albumin, creatinine, operation history, and progression. A significant relationship was found between age, cancer stage, albumin, creatinine, operation history, and PIM in the regression model. There was no relationship between PIM and progression-free survival. Conclusion: Chemotherapy toxicity may increase with PIM detected on diagnosis. We suggest that PIM is an important factor in predicting the side effects of chemotherapy and minimizing the adverse effects.Öğe Hemodiyaliz hastalarında intravenöz kalsitriolden oral kalsitriole geçiş: etkili, güvenilir ve maliyet etkin dönüşüm(2020) Demir, Mehmet Emin; Karahan, İrfanAmaç: Kronik böbrek hastalığında D-vitamini tedavisi verilmesi gerekebilmektedir. İntravenöz (i.v.) ilaç uygulamaları tablet formlara göre oldukça maliyetlidir. Bu çalışmayla i.v. kalsitriol kullanan uygun hastaları oral formla değiştirerek kısa dönem sonuçlarını sunmayı amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya merkezimizde en az üç aydır hemodiyaliz programında olan 115 hasta dahil edildi. Son üç aydır i.v. kalsitriol kullanan, malnütrisyonu, aktif enfeksiyonu, uzun süre hastane yatışı gerektirecek tıbbi bir sorunu olmayan, haftada üç kez hemodiyaliz seanslarına uyumu tam olan hastalar dahil edildi. Son üç ay içerisinde hedef parathotmon (PTH) 150-600 pg/ml, serum fosfor <5,6mg/dl, kalsiyum <9,5mg/dl altında olacak şekilde i.v. kalsitriol dozları düzenlenmişti ve bu dozlar yine mevcut parametrelere göre oral formlarla değiştirildi. Hastalar üç ay oral form, üç ay i.v. form olmak üzere altı ay süreyle izlendi. Üç aylık ortalama kalsiyum, fosfor, PTH, KTV, albümin, hemoglobin, alkalen fosfataz (ALP), C-reaktif protein, kalsiyum x fosfor değerleri i.v. ve oral formlar arasında karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışma 25 erkek (%56,8), 19 (%43,2) kadın toplam 44 hasta ile tamamlandı. Hemodiyaliz hastalarının yaklaşık %56’sı D vitamini almaktaydı. Oral D vitamini kullanımı %0 idi. 3 aylık izlem sonunda i.v. formdan oral forma geçiş ile serum PTH, kalsiyum ve fosfor değerlerinde istatistiksel anlamlı bir değişim olmadı (sırasıyla p=0,94; 0,64; 0,47). Sonuç: Çalışma ile i.v. kalsitriol formlardan oral formlara dönülmesi; etkili, güvenilir ve maliyet etkin bulundu. Bu yaklaşım, seçilmiş uygun hastalarda göz önünde bulundurulabilir.Öğe Kolonoskopi hazırlığı esnasında başlayan atriyal fibrilasyon olgusu(2019) Şanlıer, Merve; Karahan, İrfanAtriyal fibrilasyon; sıklığı yaşla artan, tromboembolik olay gibi ciddi mortalite ve morbiditelerle seyredebilen sık bir aritmidir. Bu durumun tanınması ve erken önlem alınması çok önemlidir. Kolonoskopi işlemi, gerek tanısal ve tarama amaçlı, gerek tedavi amaçlı sık kullanılan bir girişimsel yöntemdir. Kolonoskopi işlemi öncesi, barsak boşalmasını sağlamak amacıyla özel bir diyet ve barsak boşaltıcı ilaçlar uygulanmaktadır. Özellikle yaşlı hastalarda sıvı kaybı ve aritmi gibi durumlar açısından dikkatli olunmalıdır. Bu olguda kolonoskopi hazırlığı esnasında gelişen bir atriyal fibrilasyon olgusu rapor edilmiştir.Öğe Kronik yorgunluk sendromuna genel yaklaşım ve adölesanlarda görülme sıklığı(2020) Doğan, Ayşe Gülşen; Doğan, Murat; Karahan, İrfanKronik yorgunluk sendromu semptoma dayalı veya klinik temele dayalı olarak teşhis edilen heterojen bir sen420dromdur. Kronik yorgunluk sendromunun nedeni ya da nedenleri tam olarak saptanamamıştır ve özel bir tanılama testi yoktur. Bu derlemede kronik yorgunluk sendromu ile ilgili dölesanlarda görülme sıklığı, etiyopatogenez, klinik özellikler, sınıflamalar ve hasta tedavisindeki son gel0işmeler güncel literatürler kullanılarak ele alınacaktır.Öğe Normokalsemik hiperparatiroidiye farklı bakış: Kardiyak sorunlarıngözden geçirilmesi(2019) Alp, Çağlar; Karahan, İrfan; Durmaz, ŞenayHiperparatiroidizmde renal komplikasyonlar ve osteoporoz gibi yan etkiler klinisyenler tarafından çok iyi bilinerek sıkı takip edilmektedir. Bununla birlikte yapılan çeşitli çalışmalarda hiperparatiroidiye bağlı hipertansiyon, diastolik disfonksiyon, endotel disfonksiyonu, kalp kapak kalsifikasyonu, aritmi, kardiyak hipertrofi gibi yan etkiler belirtilmiştir. Bazı çalışmalar hiperparatiroidide kardiak mortalite artışı olduğunu işaret etmektedir. Bu derlemede primer hiperparatiroidide rastlanan kardiyak sorunlara dikkat çekmek amaçlanmıştır.Öğe Palyatif Bakım Ünitesinde Yatan Hastalar İçin Yapılan Harcamalara Genel Bakış: Tek Merkez Deneyimi(2020) Karahan, İrfan; Özdemir, AdnanAMAÇ: Palyatif bakım, yaşamı tehdit eden hastalıkları olan bireylerde yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen yaklaşım olarak özetlenebilir. Ülkemizde palyatif bakım ünitelerinin sayısı son zamanlarda artmış olup, harcamalarıyla ilgili ayrıntılı veri bulunmamaktadır. Bu çalışmada hastanemiz palyatif bakım ünitesindeki harcama gruplarının belirlenmesi amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM: Kırıkkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İbn-i Sina Palyatif Bakım Ünitesi’nde Mart 2019-Aralık 2019 arasında yatan 333 hastanın arşiv kaydı hasta harcamaları açısından retrospektif olarak incelendi. Harcamalar; ilaçlar ve medikal tedavi, laboratuvar incelemeleri, radyolojik inceleme ve girişimler, tıbbi malzemeler ve diğer harcamalar olarak gruplandı. BULGULAR: Gruplar arasında en pahalı harcama türü ilaç ve medikal tedaviydi. İlaçların içerisinde de en pahalı grubun antibiyotikler olması dikkati çekti. SONUÇ: Giderlerin belirlenmesi; palyatif bakımın doğru kullanımı ve düzgün planlama için önemli olabilir. İlaç ve özellikle antibiyotik giderlerinin ön planda olması akılcı ilaç kullanımının önemini vurgulayabilir.Öğe The Evaluation of CT Images for COVID-19 Prior to Reporting of the First Case(2021) Özdemir, Adnan; Kömürcü, Selmin Perihan; Sarıkaya, Pelin Zeynep Bekin; Karahan, İrfanPurpose: It is possible to evaluate the accuracy of the onset date of the disease with CT images with high diagnostic rates. The aim ofour study is to evaluate the possibility of the presence of the disease in the dates before the diagnosis of COVID-19 in our country withimaging findings.Materials and Methods: The first Covid-19 diagnosis in our country was made on March 11, 2020, and in our city on March 26,2020. A total of patients whose thorax bt was taken in a period of 45 days from 26 March 2020 backwards and in the same period ofthe previous year were included in the study. The images were evaluated by two radiologists according to The Radiological Society ofNorth America consensus statement. In order to evaluate the pre-existing disease with higher accuracy, the images were divided intotwo groups: 1) Typical and indeterminate, 2) Atypical and negative for pneumonia,Results: Before the beginning of pandemic, there were a total of 502 patients who had chest CT scans, including 365 patients from2019 and 137 patients from 2020. There was a statistically significant difference between negative for pneumonia subgroups of 2019and 2020.Conclusion: In our study, the number of patients with typical COVID-19 findings according to CT scans in the pre-pandemic periodwas determined similar to the previous year. This may be an indication that the disease has not started before the specified date in ourcountry.Öğe Who Tweets About Diabetic Foot on Twitter and Which Tweets Are More Attractive?(SAGE PUBLICATIONS INC, 2020) Karahan, İrfan; Yürekli, Aybüke; Özcömert, Ömer Recep; Oktaş, Birhan; Çifci, AydınDiabetic foot is a serious problem for health care systems. Twitter can provide communication between people and it might be an informative tool for health care management. The purpose of this study is detecting the people or organizations that tweet about diabetic foot and analyze the interactions of these tweets on Twitter. All tweets containing the keyword "diabetic foot" in April 2019 were collected. The users were separated into 7 groups: patients with diabetes, health care providers, nongovernmental organizations, information sites and communication media, private companies, medical students, and others. Health care professionals and nonprofessionals were evaluated in likes, mentions, and retweets. The major group was health care providers. By 2-group comparisons of professionals and nonprofessionals, all likes, mentions, and retweets were significantly different (P = .02, P = .04, P < .001, respectively). We concluded that the tweets of health care professionals get more interaction than others. Twitter might be a useful tool to distinguish accurate information about diabetic foot. Also, health care professionals should use for making people aware of the diabetic foot and shed light on society.