Yazar "Yumuşak, Mehmet Erhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Diabetik makula ödemi olan hastalarda katarakt cerrahisinin postoperatif makula ödemine etkisi(2016) Yumuşak, Mehmet Erhan; Örnek, KemalAmaç: Diyabetik makula ödemi olan hastalarda katarakt cerrahisi sonrası makula ödemindeki değişikliklerin ve hemoglobin A1C ile ilişkisinin incelenmesi.Gereç ve Yöntemler: Bu retrospektif klinik çalışma diyabetik makula ödemi olan ve komplikasyonsuz fakoemülsifikasyon ameliyatı uygulanan 30 hastanın 30 gözünü kapsamaktadır. Olgulara operasyon öncesi ve sonrası birinci hafta birinci ay ve üçüncü aylarda oftalmolojik muayene yapıldı ve optik koherens tomografi yardımıyla santral foveal kalınlık ölçümü yapıldı.Bulgular: Başlangıç değerlerine göre en iyi düzeltilmiş görme keskinliği bakımından birinci ay ve üçüncü ay değerleri artma gösterdi ve bu farklılık istatistiksel olarak anlamlıydı (P 0,05). Foveal kalınlık bakımından da birinci ay ve üçüncü ay değerleri başlangıca göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu. Ancak bir aydan sonra artma eğilimi azaldı. Hemoglobin A1C ile ilk ay foveal kalınlık arasında anlamlı pozitif bir korelasyon bulundu (P 0,030, r 0,38). Sonuçlar: Diyabetik makula ödemi ve kataraktı olan hastalar fakoemülsifikasyonla katarakt cerrahisinden fayda görmektedir. Katarakt cerrahisi sonrası makula ödemi açısından özellikle ilk altı ay optik koherens tomografi ile düzenli takip yapılmalıdırÖğe Effect of dexamethasone intravitreal implant (Ozurdex (R)) on corneal endothelium in retinal vein occlusion patients Corneal endothelium after dexamethasone implant injection(Bmc, 2018) Güler, Hatice Ayhan; Örnek, Nurgül; Örnek, Kemal; Gökçınar, Nesrin Büyüktortop; Oğurel, Tevfik; Yumuşak, Mehmet Erhan; Onaran, ZaferBackground: To assess corneal endothelial cell changes after intravitreal dexamethasone (DEX) implant (Ozurdex (R)) injection in patients with macular edema secondary to retinal vein occlusion (RVO). Methods: Twenty-two eyes of 22 patients were assessed prospectively after intravitreal 0.7 mg DEX implant injection. Twenty-two eyes of 22 healthy volunteers served as control group. Corneal endothelial cell parameters including endothelial cell density (ECD), coefficient of variation of cell size (CV), percentage of hexagonality (Hex) and central corneal thickness (CCT) were analyzed before and 1 and 3 months after injection by specular microscopy. The results of the study were compared statistically. Results: There were 17 (77.3%) patients with branch RVO and 5 (22.7%) patients with central RVO. Mean intraocular pressure (IOP) was 14.73 mmHg before injection, 17.05 mmHg at 1 month and 17.15 mmHg at 3 months after injection. Mean IOP at 1 and 3 months were significantly higher than pre-injection value (p = 0.002 and p = 0.003, respectively). There was a statistically significant reduction in mean ECD at 3 months after injection compared to pre-injection and 1 month (p = 0.013, p = 0.009, respectively) in the injected eyes. Mean ECD showed no significant difference in the uninjected fellow eyes during the follow up (p>0.05). Mean CV and Hex did not reveal a statistically significant difference in injected and uninjected fellow eyes (p > 0.05). No significant change was observed in mean CCT values during the follow up (p = 0.8). Conclusion: Intravitreal dexamethasone implant may cause a transient reduction in corneal endothelial cell density in short term without changing cell morphology.Öğe Evaluation of Retinol Palmitate Treatment of Photokeratitis in Rat Eyes Exposed to Ultraviolet B Radiation(2019) Filizay, Mehmet Caner; Gökçınar, Nesrin Büyüktortop; Şahintürk, Varol; Öner, Kevser Setenay; Kaçar, Sedat; Onaran, Zafer; Yumuşak, Mehmet ErhanObjectives: Acute exposure to ultraviolet B radiation can cause photokeratitis. Retinol palmitate (RP) is known to have antioxidant properties and improve corneal healing. The aim of this study was to evaluate the effect of topical RP against phototoxic keratitis in rats.Methods: A total of 14 male Wistar Albino rats were exposed to 1 J/cm2 dose of 311 nm ultraviolet B radiation. The subjects were then divided into 4 study groups using the right and left eye: The RP-5 group (n7) received topical 250 IU/g RP ointment and the Sham-5 group (n7) received only the vehicle base component of the ointment 5 minutes after the exposure. The RP-120 group (n7) received topical RP and the Sham-120 group (n7) received the vehicle alone 120 min-utes after the exposure. The eyes were enucleated 24 hours after the exposure and stained with hematoxylin and eosin for histopathological examination and a terminal deoxynucleotidyl transferase dUTP nick end labeling assay to test for apoptosis.Results: There was no statistically significant difference between the mean corneal epithelial thickness of the RP-5 group and the Sham-5 group (p0.369). Furthermore, there was no significant difference between the RP-120 and the Sham-120 groups (p0.765). The timing of the administration of RP resulted in no significant difference in the mean corneal epithelial thickness (p0.608). Apoptotic cell count scores were not significantly different between corneas that received RP and those who received only the vehicle (p0.530, p0.107).Conclusion: Topical administration of a single dose of RP was not superior to the use of the vehicle base alone in a photokeratitis model produced using 1 J/cm2 of narrowband ultraviolet radiation in rats.Öğe Göz Kapağı ve Perioküler Bölge Tümörlerinin Histopatolojik Dağılımı(2016) Yumuşak, Mehmet Erhan; Onaran, Zafer; Örnek, Kemal; Oğurel, Tevfik; Balcı, MahiAmaç: Kırıkkale ili ve çevresinde biyopsi alınarak histopatolojik değerlendirmesi yapılan göz kapağı ve perioküler bölge tümörlerinin epidemiyolojisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: 2008-2016 yılları arasında 217 hastaya ait 239 lezyonun histopatolojik tanısı, yerleşim yeri ve lateralizasyonu geriye dönük olarak taranmış ve sınıflandırılmıştır. Hastalara ait demografik bilgiler derlenmiştir. Bulgular: 217 hastanın 104' ü erkek (%47.9), 113'ü kadın (%52.1) idi. Hastaların Yaş ortalaması 46.0±2.04 olarak bulundu.Lezyonların 117'si sağ (%48.9) 122'si (%51.1) sol tarafta yerleşmiş idi. Olguların 99'u alt kapaktan (%41.4), 120'si üst kapaktan (%50.2), 17'si (%7.1) medial kantus 3'ü (%1.3) ise dış kantusta idi. 239 olgunun %36.8'i epitelyal tümör (n=88), %5.8'i adneksiyal (n=14), % 3.8'i vasküler (n=9), %5'i ksantomatöz (n=12), %15.8 pigmente - melanositik (n=38), %21.3 inflamatuvar veya enfeksiyöz (n=51) , %11.2 u ise malign (n=27) olarak dağılım göstermekteydi. Sonuç: Yaklaşık olarak yapılan her 10 biyopsiden birinin malignite tanısı aldığı görülmektedir. Bir kısım literatür ile uyumlu olan sonuçlarımızın bazıları ile ise farklılık göstermesinin çevresel faktörlerden kaynaklanabileceği düşünülmüştürÖğe İntravitreal Deksametazon İmplant (Ozurdex®) Uygulamasının Göz İçi Basıncı ve Ön Kamera Açısına Etkileri(2018) Güler, Hatice Ayhan; Örnek, Nurgül; Oğurel, Tevfik; Yumuşak, Mehmet Erhan; Gökçınar, Nesrin Büyüktortop; Örnek, KemalAmaç: İntravitreal deksametazon enjeksiyonunun göz içi basıncı (GİB) ve ön kamara açısı (ÖKA) üzerine etkisini incelemek. Gereç ve Yöntem: Otuz sekiz hastanın 40 gözü incelendi. Hastaların yaş ortalaması 61.39 yıl (aralık: 36-83) olup, %63.2’i kadın, %36.8’i erkekti. %70'i retina ven tıkanıklığı, %20’i diabet, %7.5‘i arka üveit ve %2.5’i psödofakik makula ödemi olgusuydu. GİB Goldmann ap- lanasyon tonometresi ile ölçüldü. GİB ve gonyoskopik muayene enjeksiyondan önce ve enjeksiyondan sonra 1.hafta, 1. 3. ve 6. aylarda ölçüldü. Spektral domain optik koherans tomografi (OKT) enjeksiyon öncesi ve sonrası 1. ay, 3. ay ve 6. ay da üst, nazal, alt, temporal kad- ranlardan alındı. OKT ile ön kamara açı derecesi (ÖKA), trabeküler iris yüzey alanı (TIYA500) ve açı açılma mesafesi (AAM500) ölçüldü. Bulgular: Enjeksiyon yapılan gözlerin GİB'ı enjeksiyon öncesi, enjeksiyon sonrası 1. hafta, 1. ve 3. aylardakine göre anlamlı düşük sap- tandı (sırasıyla p= 0.004, p= 0.002, p= 0.003). Enjeksiyon sonrası 6. ay ile enjeksiyon öncesi arasında ortalama GİB değerleri açısından anlamlı fark izlenmedi. Nazal kadranda enjeksiyon öncesi ve sonrası 1. haftadaki gonyoskopik derece, enjeksiyon sonrası 3. ve 6. aylara göre anlamlı yüksek saptandı (p= 0.007, p= 0,006; p= 0.008, p= 0,008). Gonyoskopide diğer kadranlarda anlamlı fark saptanmadı. Nazal kadranda OKT-ÖKA'nın enjeksiyon sonrası 3. ve 6. aydaki değerleri, enjeksiyon öncesi ve sonrası 1. aya göre anlamlı dar saptandı (p= 0.008, p= 0,008; p= 0.009, p= 0,008). Üst kadranda göz kapağı güvenilir ölçüm alınmasına engel olmuştur. Uygulama yapılan gözlerin alt kadran 3. ve 6. aylardaki OKT-AAM500 ve TİYA500 sonucu enjeksiyon öncesinden anlamlı olarak düşük saptanmıştır (p= 0.002, p= 0.004; p= 0.005, p= 0.001). Sonuç: İntravitreal deksametazon enjeksiyonu sonrası göz içi basıncı artabilir fakat çoğu olguda medikal tedaviyle kontrol altına alınabilir. Enjeksiyon sonrası gonyoskopide ve OKT’de bazı kadranlarda ön kamara açısında daralma olabilir.Öğe Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde Gözün Alınması Endikasyonları: Sekiz Yıllık Sonuçlarımız(2016) Yumuşak, Mehmet Erhan; Onaran, Zafer; Oğurel, Tevfik; Gökçınar, Nesrin Büyüktortop; Ölmez, YaşarGiriş: Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde gözün alınma sebepleri ve tercih edilen cerrahi prosedürlerin değerlendirilmesi. Gereç ve Yöntem: 2008-2016 yılları arasında gözü alınan 34 hastaya ait yaş, cins, lateralizasyon, ameliyat öncesi tanı ve operasyon bilgileri retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Hastaların ortalama yaşı 66.821.90 (2-99 yıl) olarak bulundu. 21 erkek (% 61.76), 13 kadın (% 39.24) hasta vardı. Hastaların 17'sine evisserasyon, 14'üne enükleasyon, 3'üne ise ekzenterasyon ameliyatı yapılmıştır. Gözün alınması endikasyonları olarak sırasıyla en çok enfeksiyöz nedenler (n9, %26.5) yer alırken, tümörler (n6, % 17.6), travma (n4,%11.8), absolü glokom (n4, %11.8) ve büllöz keratopati (n3, %8.8) bunu takip etmiştir. Sonuç: Enfeksiyöz nedenler serimizde gözün alınma endikasyonlarında ilk sırayı alırken, travma ikinci sıradadır. Evisserasyon ise en sık kullanılan yöntem olarak bulunmuştur.Öğe Kırıkkale Yöresinde Konjonktiva Lezyonlarının Histopatolojik Dağılımı(2016) Yumuşak, Mehmet Erhan; Onaran, Zafer; Örnek, Kemal; Balcı, Mahi; Gökçınar, Nesrin BüyüktortopAmaç: Üçüncü basamak bir sağlık merkezi olan Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde konjonktival kitle şikayetiyle müracaat eden hastalardan alınan insizyonel yada eksizyonel biyopsi materyallerinin histopatolojik olarak incelenmesi ve klinik özellikleriyle beraber değerlendirilmesi. Gereç veYöntem: 2008-2016 yılları arasında konjonktiva lezyonu nedeniyle cerrahi uygulanan 80 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Klinik verilerhasta dosyalarından toplanarak elde edildi. Hastaların yaş ve cinsiyetleri ilelezyonun klinik ve histopatolojik özellikleri belirlendi. Bulgular: Çalışmadaki hastalardan 52'si (%65) erkek, 28'i (%35) kadın idi. Hastaların ortalama yaşı 42±21,6 yıl idi. Seksen konjonktival lezyondan 21'i pterjiyum-pingeikula (%26), 17'si kronik inflamasyon (%21.25), 13'u nevüs(%16.25), 6'sı aktinikkeratoz (%7.5) ,4'ü papillom (%5.0), 4'ü hemanjiom (%5.0), 3'ü lipom(%3.75), 1'i elastofibrom (%1.25), 1'i verrucavurgaris (%1.25), 1'i epidermal kist (%1.25), 9'u malign olgulardan (%11.25) oluştu. Malign olgular ise 5 intraepitelyal neoplazi (Tüm lezyonların %6.25'i), 3 skuamoz hücreli karsinom( tüm olguların %3.75'i), 1 malignmelanom (tüm olguların %1.25'i) olarak sıralandı. Sonuç: Çalışmamızda konjonktivanın en sık gözlenen lezyonu olarak pterjium benzeri lezyonlar bulunmuştur. Yaklaşık 8 olgudan birinde ise malign lezyon rapor edilmiştir.Öğe Mevsim Farklılıklarının Katarakt Cerrahisinin Sonuçlarına Etkileri(2016) Yumuşak, Mehmet Erhan; Örnek, Kemal; Ayhan, Hatice GülerGiriş: Katarakt dünyada körlük sebeplerinin başında gelmektedir. Katarakt cerrahisi ise göz hastalıkları içerisinde en sık yapılan ve sonucu en güvenilir olan ameliyatlardan birisidir. Bu çalışmanın amacı, farkı mevsimlerde yapılmış katarakt ameliyatlarının sonuçlarını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları kliniğinde 2014-2015 yılları arasında yaz ve kış mevsimlerinde komplikasyonsuz fakoemülsifikasyon cerrahisi yapılmış hastalara ait kayıtlar retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Hastaların yaşı, cinsiyet, lateralizasyon, ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası 1. ay en iyi düzeltilmiş görme keskinlikleri, göz içi basınçları karşılaştırıldı. Bulgular: Toplam 91 hasta çalışma kapsamına alındı. Ortalama yaş 66.931.1idi. Bunlardan 46'sı yaz, 45'i kış döneminde ameliyat olmuşlardı. Yaz döneminde ortalama yaş: 65.8814,0 kış döneminde 67.959,2 olarak bulundu. Yaş ortalamaları açısından gruplar arasında fark yoktu. Gruplar arasında operasyon öncesi en iyi düzeltilmiş görme keskinlikleri ortalamaları arasında istatsistiksel olarak anlamlı fark varken (p0.05), ameliyat sonrası en iyi düzeltilmiş görme keskinlikleri ve göz içi basınçları ortalamaları arasında istatsistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır. Sonuç: Mevsimsel farklılıkların katarakt cerrahisinin sonuçlarına etkisi yoktur. Ancak kış mevsiminde katarakt şikâyeti ile müracaat eden hastaların en iyi düzeltilmiş görme keskinlikleri yaz mevsimine oranla daha düşük bulunmuştur.Öğe Üst Oblik Paralizisine Bağlı Alt Oblik Aşırı Fonksiyonunda Tek Taraflı Alt Oblik Miyektomi Sonuçları(2016) Yumuşak, Mehmet Erhan; Yolcu, Ümit; Küçükevcilioğlu, Murat; Diner, Oktay; Mutlu, Fatih MehmetAmaç: Üst oblik paralizisine bağlı alt oblik aşırı fonksiyonu olgularında uyguladığımız tek taraflı alt oblik miyektomi sonuçlarını sunmaktır.Gereç ve Yöntem: 2002-2008 yılları arasında üst oblik paralizisine bağlı tek taraflı alt oblik miyektomi yapılan 27 hastanın 27 gözü çalışmaya dahil edildi. Hastaların ameliyat öncesi, ameliyat sonrası erken dönem (bir hafta içinde) ve ameliyat sonrası geç dönem (en erken 6. ayda) alt oblik aşırı fonksiyonu değerleri (0-4 arası) incelendi.Bulgular: On iki erkek, 15 kadın hasta mevcuttu. Çalışmada hastaların 18'i sağ 9'u ise sol gözünden ameliyat edildi. Yaş ortalaması 15,62±13,31 yıl ve ortalama takip süresi 17±11,28 ay (aralık: 6-60 ay) olarak bulundu. Horizontal komponent ve V patern deviyasyon olan olgular çalışma dışında bırakıldı. Ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası erken dönem ortalama alt oblik aşırı fonksiyonu değerleri sırasıyla 2,55±0,75 ve 0,14±0,36 idi ve fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,01). Bu düzelmenin geç dönemde de korunduğu gözlendi.Sonuç: Gerek erken, gerekse geç dönem sonuçları açısından yüz güldürücü olması sebebiyle özellikle üst oblik paralizisine bağlı alt oblik aşırı fonksiyonlu olgularda alt oblik miyektomi ilk seçenek cerrahi yöntem olarak tercih edilebilir