Yazar "Gül, Serdar" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 17 / 17
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Adana'da 2002-2012 Yılları Arasında Sıtma Epidemiyolojisi(2014) Kuşcu, Ferit; Öztürk, Doğan Barış; Gül, Serdar; Babayiğit, Mehmet LeventAmaç: Adana ilinde, 2002-2012 yılları arasındaki sıtmalı hastaların epidemiyolojik verilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Yöntemler: Adana İl Sağlık Müdürlüğü, Sıtma ve Tropikal Hastalıklar Eğitim ve Araştırma Merkezi tarafından gerçekleştirilen aktif ve pasif sürveyans sonuçları retrospektif olarak araştırıldı. Hastalar; cinsiyet, yaş grupları, aylara, sıtma türüne ve importe vaka olup olmamalarına göre değerlendirildi.Bulgular: On bir yıllık dönemde 252 kişiye sıtma tanısı konulmuştur. Hastaların 148'i (%58,7) erkek, 104'ü (%41,3) ise kadındı. Plasmodium vivax, 229 (%90,9), P. falciparum ise 23 (%8,1) kişide tespit edilmiştir. P. falciparum olgularının hepsi; P. vivax olgularından ise altısı yurtdışı kaynaklıydı. Hastalar yaş gruplarına göre değerlendirildiğinde, hastaların 203'ü (%80,5) 15 yaşından büyüktü ve istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,05). Sonuç: Çukurova bölgesi sıtma için endemik bir bölgedir ve Adana bu bölgenin en büyük şehridir. Sürveyans çalışmalarının kesintiye uğramadan, bu bölgede yürütülmeye devam edilmesinin hastalığın yeniden bir sorun haline gelmesini önleyeceğini düşünmekteyiz.Öğe A Case of Ventilator-Associated Pneumonia Caused by Ewingella americana: First Report from Turkey(2014) Ecemiş, Kenan; Gül, Serdar; Ecemiş, Emine; Ayaşlıoğlu, Ergin; Türkel, Yakup; Kaygusuz, SedatEwingella americana özellikle immunsuprese hastalarda ciddi enfeksiyonların çok ender bir sebebidir. Biz bu çalışmada bir yoğun bakım hastasında seftriaksonla başarı ile tedavi edilen bir ventilator ilişkili pnömoni olgusu sunduk. Bizim bilgimize göre bu vaka İngilizce literatürde Ewingella americana'nın etken olarak bildirildiği ilk ventilatör ilişkili pnömoni (VİP) olgusudurÖğe Eklem içi hiyaluronik asit uygulamasından sonra akut aseptik artrit(2017) Kaçmaz, Birgül; Oktaş, Birhan; Tiftikçi, Uğur; Balcı, Mahi; Gül, Serdar; Aslan, AyşegülDiz ekleminde gelişen osteoartrit tedavisinde eklem içi hiyaluronik asit (HA) uygulanabilmektedir. Yan etki genellikle görülmemekle birlikte tekrarlayan uygulamalar sonrasında 24-48. saatte nadiren aseptik artrit gelişebilmektedir. Bu raporda ilk kez diz eklemine HA uygulanan bir hastada, 3-4 saatte gelişen, septik artriti taklit eden akut aseptik artrit olgusu sunulmuşturÖğe Evaluation of public knowledge and attitudes regarding self medication with antibiotics in Ankara(Refik Saydam National Public Health Agency (RSNPHA), 2014) Gül, Serdar; Öztürk, Doğan Bariş; Yilmaz, Muhittin Serkan; Uz-Gül, EsenObjective: It's aimed to evaluate the public knowledge and attitude regarding self medication with antibiotics and it's influencing factors in Ankara. Method: A questionairre about self medication with antibiotics had been applied to the patients and patients' relatives admitted to Emergency Service of Ankara Numune Education and Research Hospital between 01/01/2014-01/02/2014. Participants' demographic information, educational status and their knowledge about self medication with antibiotics were recorded. SPSS 15.0 program was used for statistical analysis. Chi square test was used for comparing groups and p<0.05 was accepted as statisticaly significant. Results: Three hundred twenty-two volunteers aged between 18-86 years participated in the study. It was found that 64.3% of the participants were using self medication with antibiotics. The comon cold and high fever were the leading causes of self medication with antibiotics. 64% of the participants were noted that they demand a prescription for antibiotics from the doctor when they attend any reason. Also 64.9% of the participants this stated that they were keeping antibiotics at home and 87% of them could buy antibiotics without prescription. While the 83.9% of the participants were thinking that unnecessary antibiotics can be harmful only 21.7% of them were received education about unnecessary use of antibiotics. While there was no corelation between the educational status of the participants and the knowledge and attitudes of the participants, self medication with antibiotics was significantly lower in the group that received education about unnecessary use of antibiotics. Conclusion: Unnecessary use of antibiotics was shown to be reduced with education about this issue by conducted studies. Activities for public and doctors are organized at special days like European Antibiotic Awareness Day, World Health Day for reducing the unnecessary use of antibiotics in our country. We think that an increase in these types of campaigns and activities may reduce the unnecessary use of antibiotics.Öğe GRİP VE AŞI(2018) Kaygusuz, Sedat; Gül, SerdarGrip, influenza virüsleri tarafından gelişen, akut, ciddi ve salgınlara yol açabilen bir enfeksiyon hastalığıdır. Üç tip (A, B ve C) influenza virüsü tanımlanmış olup, İnfluenza A bu tipler içerisinde en ağır seyirli olandır. Hastalık solunum yoluyla bulaşır ve kış aylarında daha sıktır. Pnömoni, en önemli komplikasyonu olmakla birlikte, kardiyak ve merkezi sinir sistemi komplikasyonları da görülebilir. Tanı genellikle klinik olarak konulmakla birlikte, tanıyı desteklemek için moleküler testler de kullanılabilir. Oseltemivir ve zanamivir tedavide kullanılabilecek antivirallerden olup, hastalığın erken evrelerinde kullanıldıklarında hastalığın süresini ve komplikasyon riskini azaltırlar. Aşı, risk faktörü bulunan kişilerde altta yatan hastalığın daha da kötüleşmesinin, morbiditenin ve mortalitenin önündeki en önemli önleyici seçenektir. Kontrendikasyonu olmayan ?6 aylık tüm kişiler için rutin yıllık influenza aşısı önerilmektedir. 2018-19 sezonunda da standart dozda, adjuvanlanmamış, inaktif influenza aşıları, üçlü (Trivalan) (IIV3) ve dörtlü (Tetravalan) (IIV4) formülasyonlarda piyasaya sunulmuştur. Üçlü influenza aşılarında A/Michigan/45/2015 (H1N1) pdm09 benzeri virüs, A/Singapur/INFIMH-16-0019/2016 (H3N2) benzeri virüs ve B/Colorado/06/2017 benzeri virüs (Victoria soyu) bulunurken, dörtlü influenza aşıları, bu üç virüs suşuna ek olarak bir influenza B aşı virüsü olan B/Phuket/3073/2013-benzeri virüs (Yamagata soyu) ile sunulmuştur. Aşıların endikasyonları, kontrendikasyonları ve alınacak önlemler yazıda tartışılmaktadır.Öğe HBsAg/Anti-HBs seroconversion in cirrhotic patient(Refik Saydam National Public Health Agency (RSNPHA), 2017) Gülhan, Muhammet; Topuz, Muhammet Fatih; Yildiz-Gülhan, Pinar; Öztürk, Olgun; Gül, SerdarChronic hepatitis B infection can lead to serious and mortal illnesses such as cirrhosis and hepatocellular carcinoma. HBsAg usually persists in chronic Hepatitis B patients. Spontaneous or being treated Anti-HBs seroconversion can be rarely observed and considered to be the endpoint of treatment if he is being trated. In this case study, it is mentioned that 63 years old patient who does not know that he has cirrhosis but Anti-HBs positive. The patient applied to our clinic to take some regular follow-ups which have not been taken for many years. In his first examination it was learned that the patient has been hepatises positive for 20 years and stopped follow-ups after taking two years medical treatment. The patient's whose physical examination is normal and it was detected that Anti-HBs pozitive and thrombocytopenia in blood tests. It was show that abdominal ultrasonography findings conform with cirrhosis. When it was investigated patient's earlier results with Anti-HBs positive to search in terms of cirrhosis etiology, his previous biopsy was reported as cirrhosis 19 years ago. The causes cirrhosis is hepatitis be HBsAg /Anti-HBs seroconversion developed after cirrhosis. The tenofovir treatment was started to patient who has low titer HBV DNA and treated with interferon previously. The Anti-HBs positivity can detract the specialists from hepatitis B infection when cirrhosis etiology is investigatedin patients. The patient whose previous anamnesis was not detailed can be misdiagnosis. HBVDNA test should considered when the cirrhosis etiology is investigated in Anti-HBs positive patient with cirrhosis. It was presented this case because there is no HBsAg/Anti-HBs seroconversion after cirrhosis published before.Öğe İDRAR KÜLTÜRLERİNDEN İZOLE EDİLEN ESCHERİCHİA COLİ SUŞLARININ KLİNİKTE SIKÇA KULLANILAN ANTİBİYOTİKLERE KARŞI DİRENÇ ORANLARININ ARAŞTIRILMASI(Kırıkkale Üniversitesi, 2024) Tuna, Ayşegül; Arslan, Ferhat; Akkuş, İlknur; Böke, Eftal; Şahin, Ömer; Kaçmaz, Birgül; Gül, SerdarAmaç: Bu çalışmada bölgemizde üriner enfeksiyonlara yol açan E. coli suşlarının klinikte sıkça kullanılan antibiyotiklere karşı direnç oranlarının tespit edilmesi ve bu bulguların ampirik antibiyotik tedavisinde yol gösterici olması amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntemler: Çalışmada Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarında Haziran 2022-Haziran 2023 tarihleri arasında ayaktan hastalardan alınan idrar kültürlerinden izole edilen E. coli suşları’nın antibiyotik duyarlılıkları BD Phoenix™ M50 bakteri identifikasyon ve antibiyotik duyarlılık testi otomatize sistemle çalışılmıştır.Bulgular: Çalışmaya toplam 335’i kadın 99’u erkek hastadan izole edilmiş 434 E. coli suşu dahil edilmiştir. 434 suşun 43’ünün (%9.9) de genişlemiş spektrumlu beta-laktamazlar ürettiği tespit edilmiştir. E. Coli suşlarına karşı en yüksek direnç oranları florokinolonlar ve üçüncü kuşak sefalosporinlere karşı saptanırken en düşük direnç oranları karbapenem, amikasin, fosfomisin ve nitrofurantoine karşı saptanmıştır.Sonuç: Çalışmada elde edilen direnç oranları göz önüne alındığında basit sistiti olan hastaların ampirik ayaktan tedavileri için bölgemizde fosfomisin, nitrofurantoin ve TMP- SXT uygun tedavi seçenekleri olarak görülmektedir. Yüksek direnç oranları nedeniyle ampirik florokinolon kullanımından kaçınılmalıdır. Genişlemiş spektrumlu beta-laktamazlar üreten suşların tedavisinde de karbapenemler ve amikasin uygun tedavi seçenekleri olarak görülmektedir.Öğe İDRARDA PİYÜRİ VE KÜLTÜR SONUÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI(2016) Kaçmaz, Birgül; Gül, Serdar; Kılıç, Dilek; Kaygusuz, Sedat; Ayaşlıoğlu, Ergin; Çalışkan, Okan; Aslan, AyşegülGiriş: Üriner sistem enfeksiyonunun tanısında ilk adım idrarın piyüri varlığı için mikroskobik incelemesidir. Piyüri genellikle enfeksiyon ile ilişkilendirilir. Gereç ve Yöntem: Bu araştırmada idrar kültürü için laboratuarımıza gelen idrar örneklerinde piyüri varlığı araştırılmış, piyüri saptanan örnekler kültür üremesi ile karşılaştırılmıştır. Bulgular: Retrospektif olarak yapılan çalışmada laboratuvarımıza Ocak 2015 - Temmuz 2015 tarihleri arasında kültür amacıyla gönderilen toplam 3787 idrar örneği değerlendirilmiştir. 927 (%24) hastada piyüri saptanmış, bu örneklerin 336'sında (%36) anlamlı üreme görülmüştür. Sonuç: Çalışmanın sonucunda üriner sistem enfeksiyonu düşünülen hastalarda piyürinin tek başına tanı koydurucu bir test olmadığı ve bu hastalarda idrar kültüründe üremenin her zaman saptanamayabileceği bilinmelidir.Öğe Investigation of optimum temperature for coagulase test in Stahylococcus aureus strains(Refik Saydam National Public Health Agency (RSNPHA), 2015) Kaçmaz, Birgül; Gül, Serdar; Öztürk, Doğan Bariş; Ecemiş, EmineObjective: Temperature of the incubator is important in microbiology laboratories. The recommended temperature is generally 35±2 OC for the detection of growing and antimicrobial susceptibility of bacteria. Nevertheless it is known that temperature over 35 OC is inappropriate for detecting methicillin resistance in Staphylococcus aureus. In different references, the optimum temperature for tube coagulase test used for differentiating S. aureus from other staphylococci is recommended as 35 OC, 37 OC, and 35 OC - 37 OC. In this study it was aimed to investigate the most appropriate incubator temperature for tube coagulase test in S. aureus strains. Methods: The study was conducted in Infectious Diseases Laboratory of our hospital. VITEK 2 automated system was used for identification of bacteria. Totally 110 S. aureus strains isolated from various clinical samples were included in the study. Rabbit plasma was used for tube coagulase test and the test was performed according to the manufacturer's instructions. Two identical sets of tubes were prepared for each strain and each tube was incubated at 35 OC and 37 OC in different incubators. All the tubes were read at the end of first, second, third, fourth and 24th hour for clot formation. Results were evaluated in three groups. Group 1: No clot formation Group 2: Weak clot formation Group 3: Strong clot formation SPSS 15.0 program was used for data analysis and McNemar Bowker test was used for comparing groups. Results: All of the strains had clot formation at both of the incubator temperatures during test period. The clot formation degree of strains were examined at 35 °C and 37 °C according to time. The statistical analysis showed no significant differences between incubation temperatures and groups. Conclusion: According to the results obtained in this study, both 35 °C and 37 °C was found appropriate for determining coagulase positivity in S. aureus.Öğe Kan Kültür Şişe Sayısı Uygunluğunun Araştırılması(2017) Kaçmaz, Birgül; Gül, Serdar; Çalışkan, Okan; Kılıç, Dilek; Açıkgöz, Ergin Ayaşlıoğlu; Kaygusuz, SedatGiriş: Kan dolaşımı enfeksiyonlarının saptanabilmesi için, kan kültürü alınması gereklidir. Kan kültürleri şişe sayısı ile üreme oranları arasında kanıtlanmış bir ilişki mevcuttur. Rehberler 24 saatlik süre içinde iki ila dört şişe kan kültürü alınmasını önermişlerdir. Bu çalışmada kan kültür şişelerinin sayılarının uygunluğu araştırılmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji laboratuarında yürütülmüştür. Mart 2013 ile Mart 2014 tarihleri arasında gelen her hastaya ait kan kültür şişelerinin sayısı değerlendirilmiştir. Rehberlere dayanarak 2 ila 4 kan kültür şişesi uygun olarak düşünülmüştür. Kan kültürleri hastaların Cerrahi veya Dahili kliniklere başvurmasına göre iki gruba ayrılmıştır. Verilerin analizi için SPSS 15.0 programı, grupların karşılaştırılması içinde ki kare testi kullanılmıştır ve P<0.05 değeri anlamlı kabul edilmiştir. Bulgular: Çalışma süresi boyunca laboratuarımıza 621 hastaya ait, toplam 1095 kan kültür şişesi gönderilmiştir. 435 hastanın uygun sayıda (2-4) kan kültür şişesine sahip olduğu bulunmuştur. 185 hastada sadece 1, bir hastada ise 4'ten fazla kan kültür şişesinin gönderildiği saptanmıştır. Uygunsuz alım oranları Cerrahi klinikler için %34.4 (66/192), Dahili klinikler için %27.9 (120/429) olarak saptanmıştır (P= 0.107). Sonuç: Her hastane uygun kan kültür şişesi oranlarını araştırmalı ve buna göre gerekli eğitim programlarını yürütmelidir.Öğe Kırıkkale Bölgesinde Yaşayan Gebelerde Hepatit B Ve Hepatit C Seropozitiflik Oranları(2015) Dağ, Zeynep Özcan; Gül, Serdar; Işık, Yüksel; Tulmaç, Özlem Banu; Şimşek, YükselÖZET Amaç: Bu çalışmada Kırıkkale bölgesinde yaşayan gebelerde HBsAg, Anti-HBs, Anti-HCV pozitiflik oranlarını belirlemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya Haziran 2012-Haziran 2014 tarihleri arasında Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakül- tesi Kadın Hastalıkları ve Doğum polikliniğine gebelik takibi nedeniyle başvuran gebelerden HBsAg, Anti-HBs, Anti-HCV sonuçlarına ulaşılabilen hastalar dahil edildi. HBsAg serolojisi yönünden 8442, Anti HBS serolojisi yönünden 3094, Anti-HCV serolojisi yönünden 8120 gebe değerlendirilmiştir. Hastalar 18-30 yaş ve 30 yaş üstü olarak iki gruba ayrılmış olup her iki grubun seropozitiflik oranları karşılaştırılmıştır. Hastalarda HBsAg, Anti-HBs Anti-HCV düzeyleri ELİSA yöntemi ile Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikro- biyoloji laboratuarında çalışılmıştır. Bulgular: Seropozitiflik oranları 18-30 yaş arasında HBsAg için %2,34, 30 yaş üzerinde %4,79, Anti HBs için 18- 30 yaş arası %58,51, 30 yaş üzerinde %29,6, Anti-HCV için 18-30 yaş arası %0,31, 30 yaş üzerinde %0,59 olarak hesaplanmıştır. HBs Ag pozitiflik oranı 30 yaş üstü grupta, 18-30 yaş arası gruba oranla anlamlı olarak daha yüksek (p0,001) bulundu. Anti HBs pozitiflik oranı 30 yaş üstü grupta anlamlı olarak daha düşüktü (p0,001). Anti-HCV pozitiflik oranı da 30 yaş üstü grupta daha yüksek olmakla birlikte bu değer istatistiksel olarak anlamlı değildi (p:0,061). Sonuç: Gebelerde yaptığımız bu çalışmada seropozitiflik oranları sonuçları ülkemizin diğer bölgelerine benzer bulunmuştur. HBsAg seropozitiflik oranında yıllar içinde düşme görülmesi etkin aşılama programlarına atfedi- lebilir. İstatistiksel olarak anlamlı olmasa da düşme eğiliminde olan Anti-HCV pozitifliği ise muhtemelen etkin sterilizasyon ve dezenfeksiyon stratejilerinin sonucudur.Öğe Kırıkkale İlinde Gebelerde Toksoplazma, Rubella Ve Sitomegalovirüs Seropozitiflik Oranları(2014) Dağ, Zeynep Özcan; Gül, Serdar; Işık, Yüksel; Şimşek, Yavuz; Tulmaç, Özlem Banu; Pek, Eren; Apan, Teoman Z.AMAÇ: Bu çalışmada Kırıkkale ilinde yaşayan gebelerde toksoplazma, rubella ve sitomegalovirüs seropozitiflik oranları ve bu oranların yaş gruplarına göre dağılımının incelenmesi amaçlanmıştır.GEREÇ VE YÖNTEMLER: Bu çalışmada Kırıkkale Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum polikliniğine Mayıs 2012- Mayıs 2014 tarihleri arasında başvuran gebelerin toksoplazma, rubella ve sitomegalovirüs seropozitiflik oranları retrospektif olarak incelenmiştir. Hastalar 35 yaş altı ve üzeri olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Hastaların serolojileri ELISA yöntemi ile çalışılmıştır. Hastaların verilerinin analizinde SPSS 15.0 paket programı, grupların karşılaştırılmasında ise ki kare testi kullanılmıştır.BULGULAR: Seropozitiflik oranları toplamda toksoplazma için %21,52, rubella için %91,47 ve sitomegalovirüs için %83,14 olarak hesaplanmıştır. Toksoplazma için seropozitiflik oranı 35 yaş üzeri grupta anlamlı olarak daha yüksek saptanırken rubella ve sitomegalovirüs için gruplar arasında anlamlı bir fark saptanmadı. SONUÇ: Genel olarak çalışmamızda elde ettiğimiz seropozitiflik oranları Türkiye'de yapılmış diğer çalışmaların sonuçları ile benzerdi.Öğe Procalcitonin Level and Its Predictive Effect on Mortality in Crimean-Congo Hemorrhagic Fever Patients(Natl Inst Infectious Diseases, 2015) Gül, Serdar; Öztürk, Doğan Barış; Kısa, Üçler; Kaçmaz, Birgül; Yeşilyurt, MuratCrimean-Congo hemorrhagic fever (CCHF) is a potentially fatal disease which is endemic to Turkey. We aimed to investigate the procalcitonin levels and their prognostic value over fatality in CCHF patients. The sera were harvested from patients who were diagnosed with CCHF within the first 2 days of the onset of their symptoms. The patients were divided into 2 groups according to their survival status: fatal or non-fatal. The biochemical and hematological parameters were studied in the Biochemistry Laboratory of Sorgun City Hospital. The sera were stored at -80 degrees C until testing for procalcitonin, and the procalcitonin levels were assayed by ELISA at the Biochemistry Laboratory of Kirikkale University. Forty- eight patients were included in the study, with 8 and 40 patients in the fatal and non-fatal groups, respectively. While the procalcitonin level was high in all patients in the fatal group, the same was observed in 30 patients in the non-fatal group (75%). The mean value of procalcitonin was 1.12 ng/ml in the fatal group and was 0.21 ng/ml in the non-fatal group (P = 0.003). According to the results of our study, the procalcitonin levels in the first 2 days of the onset of the symptoms might be helpful for predicting fatality in CCHF patients.Öğe Pyuria, bacteriuria and empirical antibiotic selection in pregnant women(2024) Tuna, Ayşegül; Akkuş, İlknur; Gül, Serdar; Kaçmaz, BirgülAims: In pregnancy, early diagnosis and proper treatment of urinary tract infections are crucial in preventing maternal and fetal comorbidities. Therefore, pregnant women should be screened for asymptomatic bacteriuria. This study aimed to evaluate the relationship between pyuria and bacteriuria and the susceptibility of uropathogens, as well as to review the empiric drug options for pregnant women. Methods: The presence of pyuria and bacteriuria in urine samples obtained from the pregnant outpatient clinic between January 2023 and December 2023 at Kırıkkale University Faculty of Medicine Hospital’s Infectious Diseases and Clinical Microbiology Laboratory was investigated. Uropathogens were identified and typed using the BD Phoenix™ M50 automated system for bacterial identification and antibiotic susceptibility testing, and antibiotic susceptibility was interpreted according to the European Committee on Antimicrobial Susceptibility Testing criteria. Results: A total of 1457 urine samples were evaluated in this retrospective study. Uropathogens were detected in 235 patients, while 301 samples were considered contaminated. Uropathogens were found to be susceptible to amoxicillin-clavulanate, trimethoprim-sulfamethoxazole, nitrofurantoin, and fosfomycin, in that order, for use in pregnant women. High resistance rates to third-generation cephalosporins were observed. Conclusion: According to the results of this study, local resistance rates against urinary pathogens in pregnant women should be determined at specific intervals, and empirical antibiotic therapy should be planned based on these data.Öğe The Relationship Between Coagulase Producing Time And Methicillin Susceptibility In Staphylococcus Aureus(2015) Gül, SerdarAMAÇ: Koagulaz testi Staphylococcus aureus suşlarının tanımlanmasında ve ayrımında kullanılır. Bu şuşlarda metisilin direnci mortalite ve morbidite ile ilişkili bulunmuştur. Bu çalışmada S. aureus suşlarında metisilin duyarlılığı ve koagulaz üretimi arasındaki ilişki araştırılmıştır. GEREÇ VE YÖNTEMLER: Çalışmaya 108 S. aureus suşu alınmıştır. Suşların 43 tanesi metisilin dirençli ve 65 tanesi metisilin duyarlı idi. Koagulaz üretiminin saptanmasında tüp koagulaz testi kullanılmıştır. Tüpler birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve 24. saatin sonunda pıhtı oluşumuna göre değerlendirilmiştir.BULGULAR: Sonuçlar üç grupta değerlendirilmiştir. Grup 1: Pıhtı oluşturmayan grup, Grup 2: Zayıf pıhtı oluşturan grup, Grup 3: Güçlü pıhtı oluşturan grup. Birinci ve ikinci saatin sonunda metisilin duyarlılığında grup 2 ve 3 arasında anlamlı bir sonuç bulunamamıştır. Fakat grup2 ve 3 arasında üçüncü saatin sonunda anlamlı bir ilişki saptanmıştır (p=0,036). Grup 3' teki suşların çoğunun metisiline duyarlı olduğu görülmüştür. SONUÇ: Çalışmanın sonuçlarına göre üçüncü saatin sonunda güçlü pıhtı oluşumu, S. aureus suşlarında metisilin duyarlılığı açısından yol gösterici olabilirÖğe THE RELATIONSHIP BETWEEN COAGULASE PRODUCING TIME AND METHICILLIN SUSCEPTIBILITY IN STAPHYLOCOCCUS AUREUS(2015) Gül, SerdarAMAÇ: Koagulaz testi Staphylococcus aureus suşlarının tanımlanmasında ve ayrımında kullanılır. Bu şuşlarda metisilin direnci mortalite ve morbidite ile ilişkili bulunmuştur. Bu çalışmada S. aureus suşlarında metisilin duyarlılığı ve koagulaz üretimi arasındaki ilişki araştırılmıştır. GEREÇ VE YÖNTEMLER: Çalışmaya 108 S. aureus suşu alınmıştır. Suşların 43 tanesi metisilin dirençli ve 65 tanesi metisilin duyarlı idi. Koagulaz üretiminin saptanmasında tüp koagulaz testi kullanılmıştır. Tüpler birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve 24. saatin sonunda pıhtı oluşumuna göre değerlendirilmiştir.BULGULAR: Sonuçlar üç grupta değerlendirilmiştir. Grup 1: Pıhtı oluşturmayan grup, Grup 2: Zayıf pıhtı oluşturan grup, Grup 3: Güçlü pıhtı oluşturan grup. Birinci ve ikinci saatin sonunda metisilin duyarlılığında grup 2 ve 3 arasında anlamlı bir sonuç bulunamamıştır. Fakat grup2 ve 3 arasında üçüncü saatin sonunda anlamlı bir ilişki saptanmıştır (p=0,036). Grup 3' teki suşların çoğunun metisiline duyarlı olduğu görülmüştür. SONUÇ: Çalışmanın sonuçlarına göre üçüncü saatin sonunda güçlü pıhtı oluşumu, S. aureus suşlarında metisilin duyarlılığı açısından yol gösterici olabilirÖğe Yalnızca Medikal Tedavi İle Düzelen Multiple İntrarenal Apse Olgusu(2015) Gül, Serdar; Kaçmaz, Birgül; İnal, Mikail; Gülhan, Muhammet; Ecemiş, Kenanİntrarenal apseler, akut piyelonefritin komplikasyonu olarak veya hematojen yolla gelişebilmekte- dir. Piyelonefritin komplikasyonu olarak gelişen apseler genellikle kortekste, medullada veya her ikinde birlikte yerleşir ve etken genellikle Gram negatif enterik bakterilerdir. Hematojen yolla olu- şan apseler ise genellikle kortekste yerleşir, tektir ve etken de hemen her zaman stafilokoklardır. Tanıda idrar mikroskopisi normal olabileceği için, bilgisayarlı tomografi veya ultrasonografi gibi görüntüleme yöntemlerinin önemi büyüktür. İntrarenal abseler, özellikle çocuklarda, erken tedavi edilmediğinde böbrek hasarına yol açabilir. Tedavide antibiyoterapi genellikle tek başına yeterli olabilmekle birlikte, özellikle büyük boyuttaki apselerde cerrahi girişime ihtiyaç duyulabilmektedir. Bu çalışmada sadece medikal tedavi ile düzelen, multiple renal apseleri olan bir olguyu sunmayı amaçladık.