Diğer Yayınlar Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Devlet Memurları Kanununda İstifa ve Öğretim Elemanlarının İstifasının Hukukî Neticeleri(2019) Çağlayan, RamazanAnayasanın 48. maddesinde çalışma hürriyeti, 70. maddesinde de kamu hizmetlerine girme hakkı düzenlenmektedir.“Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başkahiçbir ayırım gözetilemez” (m.70). Öte yandan Anayasanın 18. maddesinde de zorla çalıştırma yasağı düzenlenmiştir.Bu düzenlemeye göre hiç kimse zorla çalıştırılamaz, angarya yasaktır.Zorla çalıştırılmak yasak olduğuna göre, bir memurun memurluktan istifa etmesi de bir hak olmalıdır. Nitekim DevletMemurları Kanunu’nun 20. maddesinde istifa bir hak olarak düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre “Devlet memurları,bu kanunda belirtilen esaslara göre memurluktan çekilebilirler”.Kanun istifayı bir hak olarak düzenlemekle beraber, bazı kurallara tabi tutarak sınırlandırma yoluna da gitmiştir.Kamu hizmetlerinin devamlılığı ilkesinin zedelenmemesi için istifa hakkı da kanunla sınırlanması doğaldır. Bu bağlamda istifa edenlerin belli süre geçmeden yeniden memur olmaları yasaklanmıştır.Üniversitelerde görev yapan öğretim elemanları da devlet memuru statüsündedirler. Bunlar için de istifa bir haktır.Ancak diğer devlet memurlarından farklılıkları bulunduğundan, istifa için getirilen kısıtlamalar bakımından da farklılıkları bulunmaktadır.Bu makalede genel olarak istifa hakkı, istifa hakkının kullanılması esasları ve istifanın hukuki neticeleri üzerindedurulacaktır. Öğretim elemanlarının istifa hakkı ve hukuki neticeleri ayrıca ele alınacaktır.Öğe Vergi kalkanı : dolaysız vergilere üst sınır uygulaması ve Fransa örneği(2008) Çakar, Elif PürsünlerliVergi kalkanı, mükellefl erin ödemeleri gereken dolaysız vergilere elde ettikleri gelirler oranında sınırlama getiren bir müessesedir. Vergi kalkanı uygulamasıyla, mükellefl erin ödeyecekleri dolaysız vergilerinin tutarı, gelirlerinin belli bir yüzdesini geçememektedir. Fransa’da, vergi kalkanı ile ödenmesi sınırlanan vergiler; Gelir Vergisi, Servet Vergisi ve mükellefl erin ikâmetgahları ile ilgili olarak ödedikleri yerel nitelikli bazı vergileri (Oturma Vergisi ve Emlâk Vergisi) kapsamaktadır. Vergi kalkanının hesaplanmasında dikkate alınan gelirler ise, Gelir Vergisi kapsamında vergilendirilen gelirler ve Gelir Vergisi’nden istisna olmasına rağmen vergi kalkanının hesaplanmasında farklı düzenlemelerle dikkate alınan gelirlerden oluşmaktadır. Birçok ülkenin, vergi kalkanı müessesesini uygulamaya koyduğu görülmektedir. Vergi kalkanı uygulamasının temelini, Laffer’in arz yönlü iktisat teorisi çerçevesinde, marjinal vergi oranlarının düşürülmesine yönelik düzenlemeler oluşturmaktadır. Laffer teorisi, marjinal vergi oranlarının arttırılmasının, belli bir noktadan sonra, vergi hasılatında azalmaya yol açacağı varsayımına dayanmaktadır.Bu çalışmada, vergi kalkanı müessesesinin olumlu ve olumsuz yönleri incelenmeye çalışılmıştır.Öğe İletişimin denetlenmesi kapsamında iki önemli sorun olarak: mağdurun iletişiminin tespiti ve iletişimin mağdur tarafından kaydedilmesi(2011) Erdağ, Ali İhsanŞüpheli veya sanığın iletişimi ceza muhakemesi çerçevesinde denetlenebilmektedir. Bu denetlemenin mağdur bakımından da yapılabilmesi ise tartışmalıdır. Çalışma üç bölüme ayrılmıştır: Öncelikle, genel olarak telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin önleme ve adli amaçlı olarak denetlenmesi kısaca incelenecektir. Sonra ise önce, mağdurun iletişiminin tespiti meselesi ele alınacaktır. Nihayet daha sonra da iletişimin bizzat mağdur tarafından kaydedilmesi sorunu üzerinde durulacaktır.Öğe Devlet siyasi partilere hakça ve yeterli düzeyde yardım yapıyor mu?(2008) Çoban, Ali RızaDemokrasinin hayata geçirilmesinde en temel unsur olan siyasi partilerin fi nansmanına ilişkin düzenlemelerin bir ülkedeki demokrasinin düzeyi ve kalitesi üzerinde doğrudan etkisinin olduğu söylenebilir. Bu nedenle demokratik ülkelerde parti fi nansmanı konusu ciddiyetle ele alınmakta ve düzenlemelere tabi tutulmaktadır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de partilerin gelir ve giderlerine ve bunun kontrolüne ilişkin düzenlemeler hem Anayasada hem de yasalarımızda yer almaktadır. Anayasamızın 68. maddesinde 1995 yılında yapılan değişiklikle devletin siyasi partilere “hakça ve yeterli düzeyde” yardım yapması ilkesi benimsenmiştir. Ancak Siyasi Partiler Kanunumuz devlet yardımının tüm partilere değil sadece milletvekili genel seçimlerine katılan ve geçerli oyların en az % 7’sini alan partilere yapılmasını öngörmektedir. Siyasi partilere devlet yardımı konusu çeşitli nedenlerle birkaç kez Anayasa Mahkemesinin önüne gelmiştir. Son olarak itiraz yoluyla önüne gelen Siyasi Partiler Kanunu hükmünü Mahkeme 18.3.2009 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 20.11. 2008 günlü ve E:2008/42, K: 2008/167 sayılı kararıyla Anayasaya aykırı bulmamıştır. Bu yazıda Anayasa Mahkemesinin son kararı çerçevesinde siyasi partilere devlet yardımı konusunun etrafl ı bir şekilde tartışılması amaçlanmaktadır.Öğe Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Milletvekili Seçim Sistemi Önerileri(2018) Küçük, Adnan; Aydoğdu, YasinSeçim sistemleri “temsilde adalet” ve “yönetimde istikrar” ilkelerinden birine ağırlık verir. Tem-silde adalet ilkesine ağırlık veren sistemlere nispî temsil; yönetimde istikrar ilkesine ağırlıkverenlere çoğunluk sistemleri denilmektedir. Yönetimde istikrarı sağlamak için çoğunluk sis-temlerinden biri tercih edilebileceği gibi, aynı sonuca nispî temsil sistemlerinde seçim barajıuygulamaları ile ulaşılabilir. Türkiye’de geçtiğimiz yıl yapılan Anayasa değişikliklerinin hükümetsistemine ilişkin istikrarlı bir yönetimin gerçekleşmesini sağlamaya yöneliktir. Buna ilaveten,siyasi partilerin seçim ittifakı yapmalarına olanak sağlayan kanun değişikliğinin yürürlüğe gir-mesiyle birlikte, öteden beri değişik seçim dönemlerinde pratik anlamda yaşanan seçim itti-fakları yasal düzenlemeye kavuşturulmuştur. Bu durum Türkiye’de uygulanan seçim sistemlerive baraj uygulaması konusunu tekrar gündeme getirmiştir.