Yazar "Kaya, İslam Safa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 16 / 16
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe ARTIFICIAL INTELLIGENCE FROM AN INTERNATIONAL PERSPECTIVE AND ACCESS TO EVIDENCE THROUGH ARTIFICIAL INTELLIGENCE(Kırıkkale Üniversitesi, 2024) Kaya, İslam Safa; Karabay, HuzeyfeWe see that artificial intelligence is one of the most intriguing concepts today. Artificial intelligence is discussed in many fields of science today. Artificial intelligence, which is discussed in the doctrine with its pros and cons, has also managed to attract the attention of legal science. Applications developed using artificial intelligence are gaining functionality in a way to facilitate the work of the law. Especially in criminal procedure, the active use of artificial intelligence in accessing evidence will facilitate the work of the judicial authorities; however, on the other hand, this practice will always contain question marks. The possibility that an artificial intelligence accessing evidence may manipulate the judicial authorities should never be kept out of sight. Artificial intelligence has also become a part of international law. Comprehensive rules on artificial intelligence are currently being prepared in the European Union. When these rules come into force, they will be the world's first artificial intelligence rules on an international scale.Öğe Avrupa Birliği'nde Kuvvetler Ayrılığı *(2016) Kaya, İslam Safa; Cengiz, AliBir uluslararası hukuk süjesi olarak hukuki niteliği tartışmalı olan Avrupa Birliği hakkındaki genel kanı, Birliğin uluslar-üstü ve suigeneris bir yapıda olduğudur. Üye ülkelerin kurucu andlaşmalarla belirlenen konularda, egemenlik yetkilerini Birlik organlarına devretmesi sonucu, Birliğin yasama, yürütme ve yargı kuvvetleri ortaya çıkmıştır. Kuvvetler ayrılığı teorisi bakımından Birliğin yasama ve yürütme organları, özellikle yasama alanında birlikte hareket etmek zorundadırlar. Avrupa Birliği Adalet Divanı başta olmak üzere Birliğin yargı organları ise yargı fonksiyonunu yerine getirirken bağımsız hareket etmektedirler. Bu nedenle Avrupa Birliği, yasama ve yürütme kuvvetleri arasında denge ve işbirliğini, yargıda ise bağımsızlığı amaçlamaktadır.Öğe Avrupa Parlamentosu'nun 1915 Olaylarının 100. Yılı Sebebiyle Almış Olduğu Kararın Hukuki Açıdan Değerlendirilmesi(2017) Kaya, İslam Safa; Cengiz, AliTemelleri 1952 yılında atılan Avrupa Birliği’nin danışma organı olarak öngörülen Avrupa Parlamentosu, zaman içerisinde görev ve yetkilerinin artırılması suretiyle, günümüzde Avrupa Birliği’nin yasama, danışma ve denetim organlarından biri haline gelmiştir. Aynı zamanda Avrupa Birliği vatandaşlarının siyasi temsil organı olarak da faaliyet gösteren Parlamento, hukuki bağlayıcılığı bulunmayan siyasi kararlar da alabilmektedir. Parlamento son olarak 15 Nisan 2015 tarihinde almış olduğu bu tür bir kararda Türkiye’yi soykırım suçu işlemekle itham etmiş, bu bağlamda bazı görüş ve tavsiyelerde bulunmuştur. Bu karar her ne kadar hukuki bağlayıcılıktan yoksun ve uluslararası hukuka aykırı olsa da siyasi bir takım sonuçlara sebep olmuş ve olacaktır. Nitekim Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği için Avrupa Parlamentosu’nun da onayı gerekmektedir. Çalışmanın amacı, Avrupa Parlamentosu’nun almış olduğu bu kararın hukukiliğini tartışmaktır. Bu amaç doğrultusunda, öncelikle Avrupa Parlamentosu’nun 1915 olaylarına ilişkin 15 Nisan 2015 tarihli kararından önce almış olduğu benzer kararlara değinilecek, ardından karar, hukuki ve siyasi açıdan değerlendirilecektir.Öğe Çanakkale Savaşlarının Uluslararası Ceza Hukuku Ve İnsan Hakları Çerçevesinde Değerlendirilmesi(2020) Kaya, İslam Safa1. Dünya Savaşı içerisinde önemli bir yere sahip olan Çanakkale Deniz ve Kara Savaşları, çok ciddi çarpışmaların yaşandığı ve hukuki açıdan çok boyutlu incelenmesi gereken savaşlardır. Dünya tarihinde yaşanan benzerleriyle karşılaştırıldığında bu savaşlarda çok daha fazla uluslararası hukuk ihlali gerçekleştirilmiştir. Nitekim, uluslararası ceza hukuku ve dolayısıyla uluslararası insancıl hukuk ve silahlı çatışmalar hukuku hükümlerini içeren birçok uluslararası sözleşmede yer alan hüküm bu çatışmalarda göz ardı edilmiştir. Bu çerçevede; sivil yerleşim birimlerine, kutsal mekanlara, hastane ve sargı merkezlerine yönelik gerçekleştirilen saldırılar, çatışmalarda kullanımı yasaklanmış silah ve mühimmat kullanılması, savaşın seyri esnasında ele geçirilen savaş esirlerine yapılan kötü muameleler savaş hukuku ve uluslararası ceza hukuku açısından irdelenmesi gereken başlıca sorunlardır. Uluslararası insancıl hukuk, silahlı çatışma esnasında kullanılacak çatışma yöntemlerini sınırlandırmak suretiyle çatışmanın taraflarını ve taraf olmayan unsurları koruma amacını gütmektedir. Bu hukuk penceresinden bakıldığında, Çanakkale Savaşları’nda birçok ihlalin olduğu görülmektedir. Çanakkale Savaşları’nda sivil yerleşim birimlerine saldırılar düzenlenmiştir. Bölgedeki türbeler ve ibadethaneler birçok kez hedef alınmıştır. Ayrıca savaş esnasında kullanılan mermi ve teçhizatın yasak kapsamında olduğu belirlenmiştir. Hastanelerin ateş altında tutulması da bu hususta sözleşme hükümlerinin ihlali anlamına gelmektedir.Öğe CHICAGO SÖZLEŞMELERİNİN ULUSLARARASI HUKUK AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ(2016) Kaya, İslam SafaSivil havacılık hukukunun çok eski bir geçmişi yoktur. İlk dönemlerde uluslararası teamül hukuku çerçevesinde şekillenen sivil havacılık, daha sonra konuya ilişkin akdedilen sözleşmelerle bugünkü modern yapısına kavuşmuştur. Bu süreçteki en önemli aşama ise Chicago Sözleşmeleri'nin yürürlüğe sokulmasıdır. 1944 tarihli bu sözleşmeler grubunun 1947 yılında imzaların tamamlanmasıyla yürürlüğe girmesi, hava hukukunda yeni bir dönemi başlatmıştır. Sözleşme, hava sahasını ulusal ve uluslararası olarak ayırırken, hava araçlarını da devlet araçları ve sivil araçlar olarak kategorize etmiştir. Temel kural olarak öncelikle taraf devletlerin haklarını koruyan, bunun yanında diğer hava hukuku aktörlerine de çeşitli imkanlar tanıyan sözleşme, kabotaj hakkının taraf devletin uhdesinde olduğunu ve aynı zamanda her bir taraf devletin çeşitli sebeplerle uçuşa yasak alanlar ilan etme yetkisine sahip olduğunu ifade etmiştir.Öğe İNSANLIĞA KARŞI SUÇLAR KAPSAMINDA ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİNDE GÖRÜLEN NTAGANDA DAVASI ÜZERİNE BİR İNCELEME(2020) Kaya, İslam Safa; Karabay, HuzeyfeUluslararası nitelikteki suçların faillerini yargılamak, günümüzde büyük bir önem arz etmektedir. Nitekim, uluslararası suç olarak sayılabilecek; savaş suçlarının, soykırımın ve insanlığa karşı suçların failleri, yalnızca kendi yaşadığı toplumu değil bir bütün olarak uluslararası toplumu etkilemektedir. Sürekli bir mahkeme niteliğini haiz Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, Roma Statüsü ile kurulmasıyla modern anlamda ceza hukuku ilkelerini temel alan uluslararası bir yargılama yapılmasının önü açılmıştır. Çalışmamızda değineceğimiz insanlığa karşı suçlar da Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılama konusu yapılan bir suç türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Sivil nüfusa yöneltilmiş yaygın ya da sistematik bir saldırının varlığı hâlinde meydana gelen bu suç, savaş sırasında veya barış zamanında işlenebilmektedir. Genel olarak insanlığa karşı suçların uluslararası ceza hukukundaki yeri ile Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde savaş suçları ve insanlığa karşı suçtan yargılanan Bosco Ntaganda’nın, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde insanlığa karşı suçtan dolayı yapılan yargılaması bu çalışmamızda ele alınacaktır.Öğe Offshore petrol platformlarının uluslararası hukuktaki yeri(2015) Kaya, İslam SafaGünümüzde offshore petrol faaliyetleri, petrol üretim pastası içerisinde hızla payını artırmaktadır. Geniş ve kefşedilmemiş deniz alanlarında var olduğu düşünülen rezervlere ilişkin yükselen iştah, büyük şirketlerin bir araya geldiği konsorsiyumlarca kesintisiz arama-üretim faaliyetlerini beraberinde getirmiştir. Artan teknolojik gelişmelerle de paralel şekilde artan deniz sondajı çalışmaları, sektö- rü başlı başına bir hukuki yapıya kavuşturulması gereken bir sektör haline getirmiştir. Makalede, bu sektöre yön veren hukuk kuralları detaylandırılmış olup çeşitli düzenleme ihtiyaçlarına da ışık tutulma- ya çalışılmıştır.Öğe Ombudsmanlığın Uluslararası Hukuk Sistemlerindeki Yeri(2019) Kaya, İslam Safa; Karabay, HuzeyfeOmbudsmanlık, geçmişten bugüne çeşitli uluslara-rası hukuk sistemlerinde mevcut olan ve devletler nezdinde birçok farklı yetki ile donatılmış bir hukuki denetim müessesesidir. İlk uygulamaları milattan önceki devirlere kadar uzanan bu kurum, günü-müzde AB hukuk sisteminde, İskandinav hukuk sisteminde, Anglo-Sakson hukuk sisteminde ve Kıta Avrupası hukuk sisteminde farklı şekillerde uygula-ma alanı bulmaktadır. Çoğunlukla, Ombudsman’ın yargı makamları üzerinde denetim yetkisinin ol-madığı görülmekle beraber, istisnai olarak yargı makamlarını da yetki kapsamına alarak eleştirilen bazı hukuki düzenlemelerin de mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bu çerçevede, en geniş denetim yetkisinin İskandinav hukuk sistemlerinde olduğu görülmektedir. Bu hususlara ilaveten, zikredilen hu-kuk sistemlerinin bazılarında tek bir Ombudsman, uhdesinde olan tüm konularda denetim yetkisini haiz iken, bazılarında ise her alanda birden çok Om-budsman’ın görevlendirildiği anlaşılmaktadır.Öğe Preventing Transboundary Harm Arising From Hazardous Activities In International Law: Example Of Transportation By Transit Pipelines(2015) Kaya, İslam Safa21. yüzyılda ticari yatırımların yerel dinamiklerden çıkıp uluslararası kimliğe büründüğü açıktır. Uluslararası yatırımların ölçeğinin bü- yüklüğü, aynı zamanda faaliyetin tehlikelilik özelliğini de artırmaktadır. Tehlike niteliği de zarar riskini beraberinde getirmektedir. İşte bu zarar riskinin önlenmesi kapsamında ilgili devletlere birtakım yükümlülükler getirilmiştir. Uluslararası sözleşme metinlerinde tehlikeli ve aşırı tehlikeli faaliyetler kapsamında değerlendirilen faaliyetlerden biri de transit boru hatları ile taşımadır. Makalede, ‘’Tehlikeli Faaliyetlerden Kaynaklanan Sınıraşan Zararın Önlenmesi Taslağı’’nın hükümleri detaylandı- rılmış olup, bu hükümlerin transit boru hattı ile taşıma faaliyetlerine uygulanabilirliği tartışılmıştır.Öğe ULUSLARARASI CEZA HUKUKUNDA CEZA SORUMLULUĞU(2023) Kaya, İslam Safa; Oktay, OgünUluslararası ceza hukuku uluslararası hukukun dinamik şekilde ge lişen alanlarından biridir. Özellikle uluslararası suçların cezasız kalma ması ve caydırıcılığın sağlanabilmesi alanın temel hedefleridir. Uluslara rası hukukun konusunu devletler oluştururken, uluslararası ceza hukuku nun odağı gerçek kişilerdir. İkinci Dünya Savaşı döneminde işlenen ve uluslararası nitelik arz eden suçları yargılamak üzere kurulan Nürnberg ve Tokyo mahkemeleri geçici yapıdaki uluslararası ceza mahkemelerinin temelini oluşturmaktadır. Geçici nitelikteki mahkemeler Yugoslavya ve Ruanda mahkemeleri ile devam etmiş, ardından daimi ve bağımsız bir mahkeme olan Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü ile kurul muştur. Mahkemeye genel karakteristiğini veren ilke ise çalışmanın de vamında da değinileceği üzere tamamlayıcılık ilkesidir. Bu kapsamda Uluslararası Ceza Mahkemesi ulusal mahkemelere bir alternatif olarak değil, tamamlayıcı yargısal makam olarak tesis edilmiştir. Bu çalışmada kısaca uluslararası ceza hukukunun gelişimine değinilecek, ardından Roma Statüsü kapsamında gerçek kişilerin cezai sorumluluğu incelene cektir.Öğe ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ’NİN TUTUKLAMA YETKİSİ(2022) Kaya, İslam Safa; Cengiz, AliUluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), uluslararası suçların önlenebilmesi ve bu suçların işlenmesi halinde faillerinin cezalandırılabilmesi amacıyla kurulan ve 1 Temmuz 2001 tarihinde faaliyetlerine başlayan\rsürekli nitelikte uluslararası bir ceza yargı organıdır. UCM’nin yetkilerini tam anlamıyla kullanarak etkin bir yargılama yapabilmesinin önünde\rbir takım engeller bulunmaktadır. Bu engellerden en önemlileri, UCM’ni\rkuran Roma Statüsü’ne taraf olmayan devletlerin, Mahkeme’nin yetkisini tanımaması ve devlet ve hükümet başkanlarının sahip olduğu diplomatik yargı bağışıklığının, Mahkeme’nin yargı yetkisine karşı bir itiraz aracı olarak kullanılmasıdır. Dolayısıyla bu engeller, uluslararası suç\rşüphelisi olan faillerin yakalanmasını ve tutuklanmasının önünde ciddi\rbir engel oluşturmakta, etkin bir soruşturma ve kovuşturma yapılmasını\rengellemektedir. Çalışmamızda UCM’nin tutuklama yetkisini ve Mahkeme’nin bu yetkiyi kullanırken karşılaştığı engelleri inceleyeceğiz.Öğe ULUSLARARASI YAKLAŞIMLA YAPAY ZEKÂ VE YAPAY ZEKÂ MARİFETİYLE DELİLLERE ERİŞİM(2024) Kaya, İslam Safa; Karabay, HuzeyfeYapay zekânın günümüzde oldukça merak uyandıran kavramların başında geldiğini görmekteyiz. Bilimin pek çok alanında bugün yapay zekâ konuşulmaktadır. Artısıyla eksisiyle doktrinde tartışılan yapay zekâ, hukuk biliminin de ilgisini çekmeyi başarmıştır. Yapay zekâ kullanılarak geliştirilen uygulamalar, hukukun işini kolaylaştırmaya yarayacak şekilde işlerlik kazanmaktadır. Bilhassa ceza muhakemesinde delile erişimde yapay zekânın aktif olarak kullanılması yargı makamlarının işlerini kolaylaştıracaktır; ancak diğer taraftan da bu uygulama içerisinde soru işaretlerini de her zaman barındıracaktır. Zira delile erişen bir yapay zekânın yargılama makamlarını manipüle etme ihtimali hiçbir zaman gözlerden uzak tutulmamalıdır. Yapay zekâ uluslararası hukukun da bir parçası olmayı başarmıştır. Hâlihazırda Avrupa Birliği'nde yapay zekâyla ilgili kapsamlı kurallar hazırlanmaktadır. Bu kurallar yürürlüğe girdiğinde uluslararası çapta dünyanın ilk yapay zekâ kuralları olacaktır.Öğe Uluslararası Deniz Hukuku çerçevesinde Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz kaynakları ile Türkiye'nin hukuki konumu(Kırıkkale Üniversitesi, 2014) Kaya, İslam Safa; Kütükçü, Mehmet Akif''Uluslararası Deniz Hukuku Çerçevesinde Doğu Akdeniz'deki Petrol ve Doğalgaz Kaynakları ile Türkiye'nin Hukuki Konumu'' isimli doktora tezi çalışmasının amacı, Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz kaynaklarının bulunduğu deniz alanlarındaki yetki ve sınırlandırma konularına ilişkin hukuki sorunları analiz ederek çözüm önerileri sunmak ve Türkiye'nin hukuki konumuna dair bilgiler vererek atılması gereken adımlara ilişkin bilimsel tespitler yapmaktır. Bu kapsamda, bölge devletlerinin sahip olduklarını iddia ettikleri ve gerçekte sahip olmaları gereken münhasır ekonomik bölge, kıta sahanlığı ve karasuları alanları analiz edilmiştir. Bu analiz yapılırken, Dünyanın diğer birçok bölgesinde daha önce yaşanan yetki uyuşmazlıkları ve bu uyuşmazlıklar neticesinde verilen yargı kararları anlatılmış ve varılan sonuçların Doğu Akdeniz bölgesinde de uygulanabilirliği değerlendirilmiştir. Tez çalışmasında, başta uluslararası deniz hukukunun kuralları ve kaynakları ortaya konarak temel bilgiler aktarılmaya çalışılmış olup, bu bilgiler ışığında özele inmek suretiyle deniz yetki alanları konusu detaylandırılmış ve bu husustaki hukuk kuralları anlatılmıştır. Daha sonra, bahsi geçen kuralların uygulandığı Uluslararası Adalet Divanı ve hakem mahkemesi kararları incelenerek esas odak noktası olan deniz yetki alanları sorunlarına ilişkin emsal içtihatlar ortaya konmuştur. Nihayet, tüm bu genel incelemeler de uygulanarak Doğu Akdeniz coğrafyasındaki deniz yetki alanlarının hukuki analizi yapılmış ve tek tek ilgili devletlerin pozisyonları değerlendirilmiştir. Çalışma neticesinde, Türkiye'nin atması gereken adımların ve hukuki haklarının neler olduğuna dair tespitler yapılmış olup, bu çerçevede öncelikle Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne taraf olunması gerekliliği, bölgedeki en büyük sorun durumunda olan Kıbrıs Adası'ndaki siyasi konjonktürün nihai çözüme kavuşturulması zorunluluğuna dikkat çekilmiştir.Öğe Uluslararası Örgütlerin Uluslararası Hukuk Kişiliği: OPEC Örneği(2016) Kaya, İslam Safa; Aykanat, MustafaUluslararası örgütlerin ulusal kişiliği devletlerin iç hukuku ile ilgili bir mesele olsa da uluslararası hukuk kişiliği birden çok devleti ilgilendirmektedir. Zira, uluslararası hukuk kişiliğine sahip bir örgüt bağımsız olarak her devlet ve örgütle hukuki ilişki içerisine girebilmekte ve bu sayede daha etkin şekilde temsil edilebilmekte, kuruluş amacını gerçekleştirebilmektedir. Uluslararası örgütlerin uluslararası hukuk kişiliğini kazanma yolları ise çeşitlidir. Bunlardan en sık karşılaşılanları sübjektif ve objektif sübjektif ve objektif hukuki kişilikleridir. Organization of Petroleum Exporting Countries (OPEC) isimli uluslararası örgütün uluslararası hukuk kişiliği konusunda da tartışmalar mevcuttur. OPEC'in uluslararası hukuk kişiliğinin, yukarıda ifade edilen yollardan hangisi ile kazanılmış olabileceği değerlendirilmesi gerekli bir husustur. Zira OPEC, günümüzde etkin olan ve kararları tüm dünyada sonuç doğuran bir uluslararası örgüt pozisyonundadır.Öğe Uluslararasılaşmış Silahlı Çatışmalarda İşlenen Savaş Suçları: Suriye Örneği(2015) Kaya, İslam Safa; Kara, Süleyman ZahitUluslararası nitelikte olmayan bir silahlı çatışmanın uluslararasılaşmış nitelik kazanabil- mesi için ya meşru hükümetle çatışmaya giren gruplara üçüncü devletlerce “savaşan” statüsünün tanınması ya da silahlı çatışmaya üçüncü bir devletin müdahil olması gerekmektedir. 1977 Tarih- li Ek Protokol II, her iki durumda da ayaklanan kuvvetlerin, ülkenin en azından belli bir kısmının denetimini ele geçirmesi şartını aramaktadır. Bu durumda silahlı çatışmanın uluslararasılaşmış olduğu söylenebilir. Suriye’de yaşanan iç savaş, gerek diğer devletlerce muhalefet güçlerine savaşan statüsünün tanınması gerekse de diğer devletlerin iç savaşa müdahil olması sebebiyle uluslararasılaşmış silahlı çatışma haline dönüşmüştür. Bugün itibariyle Suriye’de işlenen savaş suçları ve silahlı çatışmanın uluslararasılaşmış niteliği, yapılan hukuksuzlukların yargılanması için yeterlidir. Yargılamada birinci yöntem, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yapılacak yargılama sonucunda cezalandırmadır. Ancak bunun için Güvenlik Konseyi’nin kararına ihtiyaç vardır. İkinci yöntem, karma mahkeme yöntemidir. Bu usulde oluşturulan mahkemede hem yerel hem de uluslararası hakimler görev yapmaktadır. Son usul ise savaş suçlularının, silahlı çatışma- dan galibiyetle ayrılan yeni rejim tarafından yargılanmasıdır.Öğe YASAK CİHAZ VEYA PROGRAMLAR SUÇU(2020) Kaya, İslam Safa; Çakır, AdemTeknolojinin ilerlemesi ve internet vasıtasıyla veri barındıran, işleyen ve paylaşan ürünlerin (bilişim)gündelik hayatta daha fazla yer edinmesi devletleri bu sahada hukuki altyapı hazırlamaya mecburkılmıştır. Çünkü bu ürünlerin kötü niyetli kişilerce ele geçirilmesi telafi güç zararların doğmasına nedenolacaktır. Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi (2001) uluslararası alanda akdedilmiş çok önemli birsözleşmedir. Bu sözleşme ile üye devletler, bilişim alanında işlenen suçlarla mücadele etmek amacıylaulusal mevzuatlarını yakınlaştırma ve bazı suçları kanunlaştırma gibi taahhütlerde bulunmaktadır.Türkiye mezkûr sözleşmeyi 2010 yılında imzalamış ve 2014 yılında Sanal Ortamda İşlenen SuçlarSözleşmesi adıyla yürürlüğe sokmuştur. Sözleşmenin gereği olarak birtakım değişiklikleri iç hukukunayansıtmıştır. Bahsi geçen değişikliklerden bir tanesi de TCK 245/A olarak düzenlenmiş yasal cihaz veyaprogramlar suçudur. Yasak cihaz veya programlar suçu sistematik açıdan, doğal olarak, bilişim alanındasuçlar bölümüne eklenmiştir. Madde kendisine kaynaklık eden sözleşme madde 6 ile genel olarak,uyumludur. Öğretide maddenin başlığı ve içyapısı (anlaşılmaktan uzak olması) sıkça eleştirilmektedir.Yasak cihaz veya programlar suçu birçok yönü ile incelemeye değerdir. İlk olarak, bağımsız bir madde iledüzenlenmiş en yeni suçlardan biridir. İkincisi, Türk ceza hukukunda yer alan hazırlık işlemlerinindoğrudan cezalandırılmaması ilkesine aykırılık teşkil etmesidir. Gerçekten bu madde sayesinde bazısuçları işlemek için harekete geçilmesi bağımsız bir suç haline getirilmiş ve böylelikle bu suçların hazırlıkişlemleri cezalandırılabilecektir. Son olarak, suç kapsamının geniş tutulmasının pratikte bir sıkıntıyasebebiyet verip vermeyeceği henüz tecrübe edilmemiştir. Bu bağlamda yargının vereceği kararlar oldukçaönemli olacaktır