Yazar "Macun, Hasan Ceyhun" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 25
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ankara ve van kedilerinin gebelik ve laktasyon dönemlerine ait bazı biyokimyasal parametrelerinin karşılaştırılması(2010) Macun, Hasan Ceyhun; Çınar, Miyase; Erat, Serkan; Arıkan, ŞevketBu çalışmanın amacı; Ankara ve Van kedilerinin gebelik ve laktasyon dönemlerindeki bazı serum biyokimyasal parametrelerini ve ırkın bu parametreler üzerine etkisini araştırmaktır. Ayrıca kedilerin gebelik ve laktasyon dönemi biyokimyasal değerlerine de katkı sağlamaktır. Çalışmada 3-4 yaşlarında, üç Ankara ve dört Van kedisine ait toplam 80-85 adet serum örneği kullanıldı. Kedilerden gebeliklerinin erken, orta ve geç dönemleri ile laktasyon döneminin er- ken ve geç dönemlerinde kan alındı. Kan serumlarında alanin aminotransferaz (ALT) ve aspartat aminotransferaz (AST) aktiviteleri, glikoz, total kolesterol, total protein, albumin, globulin, kalsiyum (Ca), inorganik fosfor (Pi) ve magnez- yum (Mg) düzeyleri belirlendi. Gebeliğin orta döneminde ALT aktivitesi, geç gebelik döneminde globulin ve Ca düzeyle- ri yönünden ırklar arasında fark bulundu (p0.05). Gebelik ve laktasyon dönemi ALT ve AST aktiviteleri, glikoz, total kolesterol, albumin, Pi ve Mg düzeylerinin referans aralıkları içinde olduğu, total protein, globulin ve Ca düzeylerinin ise referans aralıkların üzerinde olduğu tespit edildi. Sonuç olarak; elde edilen bu değerlerle hem ülkemizin lokal ırklarının hem de yeterince veri bulunmayan kedi türünün gebelik ve laktasyon dönemi biyokimyasal özelliklerinin belirlenmesine katkı sağlanacağı kanısına varıldı.Öğe Association Of Number Of Artificial Inseminations Per Pregnancy In Holstein Dairy Cows With Polymorphism In Luteinizing Hormone Receptor And Follicle Stimulating Hormone Receptor Genes(Univ Ljubljana, Veterinary Faculty, 2017) Arslan, Korhan; Akyuz, Bilal; Akcay, Aytac; Ilgar, Esma Gamze; Macun, Hasan Ceyhun; Cinar, Mehmet UlasFailure to become pregnant is the primary reason for a dairy cow to be culled from the production herd. A cow that is cycling normally, with no reproductive abnormalities, but has failed to conceive after at least three successive inseminations may cause economic losses in dairy farms. The present study aimed to examine the association between follicle-stimulating hormone receptor (FSHR) and luteinizing hormone receptor (LHCGR) genes polymorphisms and number of artificial inseminations in the Holstein cattle breed, raised in Turkey. A total of 264 Holstein cows were included in this study, consisting of 222 cows which had undergone a low number of artificial inseminations (two or less inseminations; LI) and 42 cows with a high number of artificial inseminations (three or more inseminations; HI). The polymerase chain reaction followed by restriction fragment length polymorphism method was used to determine the FSHR-AluI and LHCGR-HhaI DNA variants. Three genotypes (CC, CG and GG) were observed for the FSHR gene in LI and HI cows. No statistical difference was found among LI and HI animals for the FSHR genotypes (P=0.934). However, only the CC genotype was detected in LI cows whereas the CC, CT and TT genotypes were detected in HI cows for the LHCGR gene. The genotype frequency of CC was found to be highest (93%) in the HI animals and an association between LHCGR genotypes and the number of artificial inseminations per pregnancy was identified (P<0.001). This is the first report to describes an association between FSHR and LHCGR polymorphisms and number of artificial inseminations in cows.Öğe Bir kısrakta miks sarkoid olgusu(2006) Kul, Oğuz; Süer, Cenk; Macun, Hasan Ceyhun; Karabacak, AliBu raporda, 8 yaşlı yarım kan İngiliz bir kısrağın ventral abdomen bölgesinde saptanan miks sarkoid olgusu klinik ve patolojik bulguları ile tanımlanmıştır. Tümör, 6x4x3 cm ölçülerinde, yüzeyi ülserli ve kanamalı, kılsız deri ile örtülü deri yüzeyden taşkın diskoid şekilli bir kitleden ibaretti. Histopatolojik incelemede, epidermiste yaygın ülser alanları, hiperplazi, oıtokeratotik hiperkeratoz ve yer yer epitelyal incelmeler dikkati çekti. Nadiren akantozis ve kistik kıl folliküllerine rastlandı. Dermişte yumak şeklinde kıvrımlar oluşturan fibroblast benzeri iğ ve çomak şekilli hücre proliferasyonları görüldü. Farklı sarkoid tiplerine ait klinik ve histopatolojik bulgular gözlenen bu tümöre miks sarkoid tanısı konuldu.Öğe Buzağılarda Schmallenberg Virüs Özgül Maternal Antikor Varlığının İzlenmesi(2017) Bıyıklı, Emel; Tonbak, Şükrü; Macun, Hasan Ceyhun; Azkur, Ahmet KürşatSchmallenberg virüsü (SBV) sığır ve koyunlarda abort, ishal ve süt veriminin azalmasına neden olan bir etken olarak 2011 yılında keşfedilmiştir. Bu çalışmada, SBV ile doğal enfekte ineklerin ve kolostrumu alan buzağıların serum örneklerinde SBV özgül antikorlarının ELISA ile tespit edilebildiği sürenin belirlenmesi amaçlandı. Bir sığır çiftliğinde bulunan 148 baş inek ve buzağıdan alınan serumlarda SBV özgül antikor varlığı ELISA ile araştırıldı. İneklerde ve bu ineklere ait buzağılarda SBV özgül antikor yanıtı 8 ay boyunca aralıklarla izlendi. Toplamda 148 örnek içinde 6 tanesi yeni doğan buzağı olmak üzere 26 serum örneğinde SBV özgül antikor yanıtı pozitif olarak belirlendi (%17.56). Kolostrum almış buzağılardan 8. aya kadar serum örnekleri toplanıp SBV özgül antikor yönünden tarama yapıldı. Buzağılarda SBV seropozitifliğinin belirlenmesinin kolostrumdan kaynaklandığı görüldü. SBV seropozitif buzağıların tamamı SBV açısından 8. ayda seronegatif olarak tespit edildi ve ineklerdeki SBV seropozitiflik oranı %13.51 (20/148) olarak belirlendi. Sonuç olarak bu çalışma ile buzağılardaki SBV özgül maternal antikorların 8 aylık yaşa kadar varlığı teyit edildi. Bu neden ile SBV özgül antikor varlığı tespiti için buzağılarda yapılacak serolojik taramaların 8. aydan sonra başlaması önerildi. Aşı etkinliğinin belirlenmesi için SBV'nin koruyucu ve interfere antikor seviyesini incelendiği detaylı bir çalışma gerekli olduğu ortaya konuldu.Öğe Effect of Epidermal growth factor on ın vitro maturation of cat oocytes recovered from ovaries at follicular and luteal stages(2009) Polat, Bülent; Acar, Duygu Baki; Macun, Hasan Ceyhun; Korkmaz, Ömer; Çolak, Armağan; Baştan, Ayhan; Akçay, AytaçBu çalışmada, seksüel siklusun folliküler ve luteal fazında bulunan kedi ovaryumlarından toplanan oositlerin nükleer maturasyonu üzerinde IVM vasatına çeşitli konsantrasyonlarda katılan EGF’nin etkilerinin belirlenmesi amaçlandı. Çalışmada folliküler ve luteal dönemde bulunan toplam 42 kediden alınan 612 kumulus oosit kompleks kullanıldı. Oositler, (1) TCM 199 (EGF 0); (2) TCM 199 10 ng/ml EGF; (3) TCM 199 50 ng/ml EGF olarak 3 gruba ayrılıp IVM vasatına alındı ve %5 CO2’li ortamda 48 saat süreyle mature edildi. Kromozomal analizlere göre her bir oosit germinal vezikül (GV), Metafaz I-II (M I-II) ve dejenere olarak adlandırıldı. EGF 50 grubunda, luteal dönemdeki ovaryumlardan alınan oositlerin yüksek oranda (%41.7) GV aşamasında kaldığı gözlendi (P0.05). EGF 10 grubunda folliküler dönemdeki oositlerin önemli oranda (%37.9) M II aşamasına ulaştığı saptandı (P0.05). Tüm EGF gruplarında luteal dönemdeki ovaryumlardan alınan oositlerin folliküler döneme göre yüksek oranda M II aşamasına ulaştığı görüldü (P0.05). Sonuç olarak sunulan çalışmada IVM vasatına katılan düşük dozda EGF’nin (10 ng/ml) EGF katılmayan gruba kıyasla maturasyonu olumlu yönde etkilediği gözlendi. Ancak maturasyon vasatına yüksek miktarda (50 ng/ml) katıldığında ise kedi oositlerinin IVM’si üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu ve luteal dönemdeki ovaryumlardan toplanan oositlerin folliküler döneme göre IVM için daha uygun olduğu kanısına varıldı.Öğe The Effects of Bisphenol A on in Vitro Cat Uterus Contractility(Wiley, 2018) Kabakci, Ruhi; Macun, Hasan Ceyhun; Polat, Ibrahim Mert; Yildirim, Ebru…Öğe The Effects of Cadmium, Copper and Lead on In Vitro Bovine Uterine Contractility(Kafkas Univ, Veteriner Fakultesi Dergisi, 2013) Yildirim, Ebru; Macun, Hasan CeyhunThe aim of this study was to investigate in vitro effects of cadmium, copper and lead on isolated bovine uterus contractions at follicular and luteal stage. In this study myometrial strips obtained from healthy Holstein cows slaughtered in Kirikkale slaughterhouse were used. The strips were mounted to isolated organ bath under a basal tension of 2 g. The effects of 10(-5) M cadmium, 10(-4) M copper and 10(-4) M lead on the spontaneous, 2.5 mIU/ml oxytocin and 10(-6) M PGF(2) alpha induced contractions were examined. At follicular stage, all contractility parameters (maximum and mean amplitudes and frequency) of uterine induced by oxytocin and prostaglandin F-2 alpha (PGF(2) alpha), and at the luteal stage all contractility parameters of spontaneous, oxytocin and PGF(2) alpha induced contractions were decreased significantly by cadmium. At follicular stage the maximum and mean amplitude of spontaneous contractions, all contractility parameters induced by oxytocin, the frequency and maximum amplitude caused by PGF(2) alpha and, at the luteal stage the maximum amplitude of spontaneous contractions, the frequency and maximum amplitude of uterine contractions induced by oxytocin, and maximum-mean amplitude of contractions induced by PGF(2) alpha were decreased by copper. While lead decreased the frequency of uterine contractions induced by PGF(2) alpha and oxytocin at folicular and luteal stage, at luteal stage it increased the mean amplitude of spontaneous contractions. It was suggested that cadmium, copper and lead changed the contractility of bovine uterine; therefore this may be effect the fertility in cattles.Öğe Endemic Contagious Agalactia in Sheep and Goats: Clinical Evaluation, Treatment and Vaccination(Medwell Online, 2010) Macun, Hasan Ceyhun; Ocal, Naci; Karahan, Murat; Yagci, Bugrahan Bekir; Kalender, Hakan; Kalin, RecepIn this study, it aimed to evaluate clinical signs of Contagious Agalactia (CA) that had been affecting small ruminants in Kirikkale Province for 1.5 years and to intervene with this endemic CA by administration of enrofloxacin 5 mg kg(-1) for 5 days and a single dose of meloxicam (0.5 mg kg(-1)) to acutely infected animals and by vaccination of the flocks. The study was conducted between July 2007 and December 2008 on a total of 745 animals of 5 different flocks with problems of mastitis, keratoconjunctivitis and arthritis. Clinically determined CA was also confirmed by PCR analysis of milk samples. Arthritis was the most frequently observed clinical sign with a rate of 71.84% in diseased animals. Arthritis was observed either as a single problem or concurrently with mastitis or ocular lesions. The co-existence rate of ocular lesions with mastistis was 2.91% while observing all three lesions concomitantly was the least frequent, 2.91%. Ocular lesions alone was not seen in ewes and goats but co-existed with other signs. Ewes and goats exhibited a higher frequency of mastitis alone with a rate of 45 and 44.83%, respectively compared to other two clinical signs. The treatment protocol mentioned above was successful as the general body condition of the clinically diseased animals was improved and subsequently no incidence of death was observed. Animals gradually recovered from mastititis and conjunctivitis and the severity of keratoconjunctivitis and arthritis was decreased. It also concluded that application of a live CA vaccine twice with a 6 month-interval was quite effective as no case of CA was observed in vaccinated flocks during a 1 year follow-up period.Öğe Endometrial polyps and adenoma in a cat with hiydrometra: Case report(2004) Macun, Hasan Ceyhun; Özyurtlu, NihatAnkara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı Kliniğine l yaşlı bir kedi abort şüphesi ile getirildi. Tekrarlayan kanlı vaginal akıntıdan dolayı hasta gözetimimiz altına alındı. Ultrasonografide fötüs gözlenmediğinden ve uterusta anekojen bir alan olduğundan bu vakanın abortus olmadığı sonucuna varıldı. Kedide, ultrasonografı ile tespit edilen anekojenik alan büyük olduğundan medikal yolla tedavi edilemiyeceği kanısına varıldı. Vaginal akıntıya rağmen hastanın genel durumu operasyon için elverişliydi. Bu yüzden, ovariohisterektomi yapılmasına karar verildi. Uterusun histopatolojik incelemesinde endometrial polipler, adenom ve hidrometra tespit edildi.Öğe In vitro exposure to di-(2-ethylhexyl) phthalate (DEHP) stimulates spontaneous feline uterine contractions(SCIENTIFIC TECHNICAL RESEARCH COUNCIL TURKEY-TUBITAK, 2020) Kabakci, Ruhi; Macun, Hasan Ceyhun; Yildirim, Ebru; Polat, Ibrahim Mert; Elifoglu, Taha BurakDi-(2-ethylhexyl) phthalate (DEHP) is widely used as a plasticizer in various products such as PVC-derived plastics, toys, packaging materials, cosmetics, and pharmaceuticals. This study aimed to investigate the effect of DEHP on spontaneous contractions of the feline uterus in vitro. Tubal 1-cm uterine samples prepared from 10, 9, and 12 uteri obtained from adult cats in estrus (n = 5), diestrus (n = 5), and interestrus (n = 5), respectively, after ovariohysterectomy were suspended in an isolated organ bath in aerated Krebs solution at 39 +/- 1 degrees C, and an initial 1 g tension was given. After 1 h equilibration of tissues, the spontaneous contractions were recorded for 10 min as control. The effects of solvent and DEHP (0.001-100 mu M) on contractions were then evaluated in terms of frequency and mean amplitude parameters. It was observed that DEHP had no effect on uterine contractions of cats in interestrus. However, DEHP significantly increased the mean amplitude of uterine contractions during the estrus and diestrus periods at concentrations of 1 mu M and 10 mu M, respectively, depending on the dose (P < 0.05). Decreases in the frequency of the contractions in the estrus and diestrus periods were not statistically significant (P > 0.05). 'this study, carried out for the first time in cats, showed that DEHP has a stimulatory effect on uterine contractions. We concluded that disruption of the uterine contractions, which are essential for physiological reproductive processes such as regular estrous cycles, sperm and zygote transport, implantation and continuation of pregnancy, by DEHP exposure may cause many reproductive problems.Öğe Inhibitory effect of Bisphenol A on in vitro feline uterine contractions(Elsevier Science Bv, 2019) Kabakci, Ruhi; Macun, Hasan Ceyhun; Polat, Ibrahim Mert; Yildirim, EbruBisphenol A (BPA) is an environmental pollutant used as a plasticizer in the manufacture of many plastic products, such as packaging, containers, and water and beverage bottles. There are deleterious effects of BPA on metabolic, endocrine, nervous, and reproductive systems. This is the first study in which there was investigation of the in vitro effect of BPA on the spontaneous contractions of the cat uterus. The tubal uterine segments (1 cm) collected from queens in estrus were suspended in an isolated organ bath. Following tissue stabilization, spontaneous contractions were recorded for 10 min to constitute the control group. The effects of the solvent (alcohol) and BPA at different concentrations (1, 10, and 100 mu M) on uterine contractions were subsequently evaluated at 10 min intervals in terms of frequency and mean amplitude variables. The ethanol vehicle did not alter the uterine contractions compared to the control group. All concentrations of BPA used in the study resulted in a reduction (P < 0.05) in amplitude of uterine contractions in a dose-dependent manner, while only the largest dose of BPA decreased the frequency of contractions (P < 0.05). In reproductive physiology, regular uterine contractions facilitate successful fertilization, migration, implantation, and maintenance of pregnancy, as well as fetus expulsion. The results of this study indicate BPA has an inhibitory effect on spontaneous contractions of the cat uterus. It is proposed that this suppressive effect of BPA on uterine contractions might lead to queen infertility.Öğe Kadmiyum, bakır ve kurşunun in vitro inek uterus kasılmaları üzerine etkileri(2013) Yıldırım, Ebru; Macun, Hasan CeyhunBu çalışma, in vitro koşullarda kadmiyum, bakır ve kurşunun folliküler ve luteal evredeki izole inek uterus kasılmaları üzerine olan etkilerinin belirlenmesi amacı ile yapıldı. Çalışmada; Kırıkkale mezbahasında kesilen sağlıklı Holstein ırkı ineklerin myometrial şeritleri kullanıldı. Bu şeritler, izole organ banyosuna 2 g ön gerimle asıldı. Spontan, 2.5 mIU/ml oksitosin ve 10-6 M prostaglandin F2 alfa (PGF2 alfa) ile oluşturulan kasılmalar üzerine 10-5 M kadmiyum, 10-4 M bakır ve 10-4 M kurşunun etkileri değerlendirildi. Kadmiyum, folliküler evrede oksitosin ve PGF2 alfa’nın, luteal evrede ise spontan, oksitosin ve PGF2 alfa’ nın oluşturduğu kasılmaların tüm parametrelerini (maksimum ve ortalama amplitüd, frekans değerleri) anlamlı olarak azalttı. Bakır; folliküler evrede spontan kasılmaların ortalama ve maksimum amplitüd değerlerini, oksitosin kasılmalarının tüm parametrelerini, PGF2 alfa kasılmalarının frekans ve maksimum amplitüd değerlerini düşürdü. Luteal evrede bakır, spontan kasılmaların maksimum amplitüdünü, oksitosin kasılmalarının frekans ve maksimum amplitüdünü, PGF2 alfa kasılmalarının ortalama ve maksimumum amplitüd değerlerini düşürdü. Kurşun, folliküler ve luteal evrede PGF2 alfa ve oksitosin kasılmalarının frekans değerini azaltırken, luteal evrede spontan kasılmaların ortalama amplitüd değerini artırdı. Sonuç olarak; kadmiyum, bakır ve kurşunun inek uterusunun kasılma yanıtlarını değiştirdiği ve buna bağlı olarak fertiliteyi etkileyebileceği kanısına varıldı.Öğe Kırıkkale'de yetiştirilen koyunlarda Schmallenberg virüs seroprevalansı ve bazı coğrafi özelliklerle ilişkisi*(2017) Macun, Hasan Ceyhun; Azkur, Ahmet Kürşat; Kalender, Hakan; Erat, SerkanAvrupa'da 2011 yılında ruminantları etkileyen yeni bir virüs belirlenmiştir. Schmallenberg olarak isimlendirilen bu virüsün Türkiye'deki yaygınlığı üzerine yapılan çalışmalar oldukça sınırlı sayıdadır. Bu çalışmada; koyun yetiştiriciliğinde büyük ekonomik kayıplara neden olan Schmallenberg virüsün (SBV) seroprevalansı ve Culicoides'lerle nakledilmesinden dolayı bazı coğrafi özellikler (rakım, büyük su kaynaklarına yakın olması) ile seroprevalans arası ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla, Kırıkkale merkez ve ilçelerinde, 684 ile 1219 m arası rakımda bulunan, 38 koyun sürüsündeki 1038 hayvandan (969 koyun, 69 koç) kan serum örneği alınarak ticari ELISA kiti ile SBV özgül antikorları yönünden değerlendirilmiştir. Çalışmaya alınan hayvanların yaşları 2 - 4 (n517), 4 - 6 (n474), 6 (n47) olarak gruplandırılmıştır. Örneklenen hayvanların %0.38'i (4/1038) pozitif, %0.57'si (6/1038) şüpheli olarak değerlendirilmiştir. SBV antikorları yönünden pozitif olarak belirlenen dört hayvanın birinin koç, üçünün koyun; şüpheli olarak değerlendirilen altı hayvanın ise birinin koç, beşinin koyun olduğu belirlenmiştir. Pozitif ve şüpheli olarak belirlenen hayvanların bulunduğu sürülerin belli bir rakımda yoğunlaşmadığı ve bu sürülerin yarısının büyük su kaynaklarına yakın olmadığı tespit edilmiştir. SBV yönünden pozitif örnek sayısı az olduğu için seroprevalansı ile yaş grupları, cinsiyet ve bazı coğrafi özellikler arasındaki ilişki istatistiksel olarak değerlendirilmemiştir. Kırıkkale'de yetiştirilen koyunlarda, SBV seroprevalansının araştırıldığı bu çalışma ile enfeksiyonun varlığı ilk kez ortaya konulmuş olup, abortus/anomalili yavru doğumları gözlenen sürülerde, söz konusu enfeksiyonun da araştırılmasının uygun olabileceği kanısına varılmıştır.Öğe Kırıkkale’de belirlenen subklinik mastitisli ineklerde etken izolasyonu ve antibiyotik direnç durumu(2011) Macun, Hasan Ceyhun; Yağcı, İlknur Pir; Ünal, Nilgün; Kalender, Hakan; Sakarya, Fatma; Yıldırım, MuratBu çalışmada, Kırıkkale merkez ve ilçelerinde bulunan ineklerde, subklinik mastitis olgularının prevalansının belirlenmesi, mastitise neden olan etkenlerin izolasyonu, identifikasyonu ve bunların antibiyotik direnç durumlarının saptanması amaçlandı. Çalışma kapsamında, 629 sağmal inekten alınan sütler California Mastitis Testi (CMT) ile muayene edildi. CMT pozitif bulunan 342 (%54.37) inekten alınan 836 adet süt örneğinin mikrobiyolojik olarak incelenmesi sonucunda 213’ünde (%25.47) etken izole edildi. İzole edilen etkenler Staphylococcus aureus (%28.17), Staphylococcus haemolyticus (%12.21), Staphylococcus simulans (%8.92), Streptococcus uberis (%8.45), Staphylococcus hominis (%4.22), Staphylococcus capitis (%3.75), Bacillus subtilis (%2.82) ve Mycoplasma spp. (%2.82) şeklinde sıralandı. İzole edilen tüm mikroorganizmalarda, en fazla direnç gözlenen antibiyotik kloksasilin oldu. Staphylococcus aureus ve koagulaz negatif stafilokoklarda (KNS) penisiline, streptokoklarda ise eritromisine karşı direnç ikinci sırada yer aldı. Vankomisine karşı herhangi bir direnç tespit edilmedi. Sonuç olarak; Kırıkkale’de Staphylococcus aureus’a bağlı subklinik mastitis oranının yüksek olduğu ve ekonomik kayıpların önüne geçilmesi için bu konuda daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu ve yetiştiricilerin bilgilendirilmesi gerektiği tespit edildi.Öğe Panton-Valentine leukocidin and some exotoxins of Staphylococcus aureus and antimicrobial susceptibility profiles of staphylococci isolated from milks of small ruminants(Springer, 2012) Unal, Nilgun; Askar, Sinasi; Macun, Hasan Ceyhun; Sakarya, Fatma; Altun, Belgin; Yildirim, MuratThe aims of this study were to determine the existence of pvl gene, some toxin genes, and mecA gene in Staphylococcus aureus strains isolated from sheep milk and to examine antimicrobial resistance profiles in staphylococci from sheep and goats' milk. The milk samples were collected from 13 different small ruminant farms in Kirikkale province from February to August 2009. A total of 1,604 half-udder milk samples from 857 ewes and 66 half-udder milk samples from 33 goats were collected. Staphylococcus spp. were isolated and identified from the samples. Toxin genes and mecA gene among S. aureus strains were determined by PCR. Antimicrobial susceptibility of staphylococci was examined by the disk diffusion method on Mueller-Hinton agar, and interpreted according to the Clinical Laboratory Standards Institute (CLSI) guidelines. The prevalence of subclinical intramammary infection in both ewes and goats was 5.2%. The most prevalent subclinical mastitis agents were coagulase-negative staphylococci and S. aureus with prevalences 2.8% (n:46) and 1.3% (n = 21), respectively. The prevalence of resistances in isolated Staphylococcus spp. to penicilin G, tetracycline, erythromycin, gentamicin, and enrofloxacin were found as 26.9% (18), 7.5% (5), 6.0% (4), 3.0% (2), and 1.5% (1), respectively. Only 3 of the 21 S. aureus ewe isolates (13.4%) were shown to harbor enterotoxin genes being either seh, sej or sec. However, fourteen (66.6%) of the 21 S. aureus isolates had pvl gene while none of the isolates harbored mecA gene. In conclusion, Staphylococci were shown to be the most prevalent bacteria isolated from subclinical mastitis of ewes and goats and these isolates were susceptible to most of the antibiotics. In addition, S. aureus strains isolated from ewes were harboring few staphylococcal enterotoxin genes. However, Panton-Valentine leukocidin produced by S. aureus could be an important virulence factor and contribute to subclinical mastitis pathogenicity.Öğe A rare case of feline congenital Toxoplasma gondii infection: fatal outcome of systemic toxoplasmosis for the mother and its kitten(Schluetersche Verlagsgesellschaft Mbh & Co Kg, 2013) Atmaca, Hasan Tarık; Dinçel, Güngör Çağdaş; Macun, Hasan Ceyhun; Terzi, Osman Safa; Uzunalıoğlu, Tuba; Kalender, Hakan; Kul, OğuzThis report describes a case of fatal systemic toxoplasmosis in a 2.5-year-old mixed breed pregnant cat and its kittens. The pregnant cat was presented to the gynecology clinic with symptoms of dystocia. The ultrasound examination revealed the presence of five fetuses in the uterus, three of which were not alive, and consequently a cesarean section was performed. However, the mother cat and the remaining two live kittens died two and ten days after cesarean section, respectively. Pathologically, severe alveolar edema, tachyzoite-like structures in the alveolar macrophages and multifocal necroses in the lungs of mother cat were observed. An intense Toxoplasma gondii immunopositive reaction was observed in the cytoplasms of alveolar macrophages, bronchial and bronchiolar epithelia, necrotic foci in the lungs, and Kupffer cells of the liver. PCR analyses amplified T. gondii DNA in tissue samples of the mother cat and kittens. The present study provides strong evidence for a transplacental transmission of T. gondii infection with deadly outcome for the mother cat, fetuses and kittens. As to the authors' knowledge, this report is the first case of fatal congenital toxoplasmosis in domestic cats in Turkey.Öğe Seroprevalance and co-existence of brucellosis, listeriosis and toxoplasmosis in dairy cattle in Kirikkale province(Veteriner Fakultesi Dergisi, 2008) Öcal, Naci; Babür, Cahit; Ya?ci, Bu?rahan B.; Macun, Hasan Ceyhun; Çelebi, Bekir; Kiliç, Selçuk; Pir Ya?ci, IlknurThis study was conducted on a total of 100 dairy cows of Holstein and Holstein crossbred cows of 3-7 years of age between December 2005 and April 2006. The aim of the study was to determine seroprevalence of brucellosis, listeriosis and toxoplasmosis, and the frequency of their co-existence in dairy cows. Clinically, the mean pulsus rate, breathing rate and body temperature were determined as 72±12/min., 24±6/min and 38.2±0.6°C, respectively. Antibodies against Brucella abortus were determined by means of Microplate Agglutination Test (MAT). The titres above 1/40 were considered seropositive. The 'O' antibodies, generated against Listeria monocytogenes, were determined by Osebold method. At least 2 (+) results at the titres above 1/100 were considered seropositive. Toxoplasma gondii antibodies were analyzed by Sabin-Feldman Dye Test (SFBT). The titres above 1/16 were considered seropositive. As a result, in dairy cows of Kirikkale region the seroprevalence of brucellosis, listeriosis and toxoplasmosis were 19%, 37% and 53%, respectively. The frequency of co-existence all three together was 5%. The frequency of co-existence of brucella with listeria was 4%, of brucella with toxoplasma was 7%, and of listeria with toxoplasma was 13%.Öğe Seroprevalance of Schmallenberg virus and its relationship with some geographical features in sheep reared in Kirikkale(Ankara Univ Press, 2017) Macun, Hasan Ceyhun; Azkur, Ahmet Kursat; Kalender, Hakan; Erat, SerkanA virus, which effects ruminants, was firstly described in 2011 in Europe. There are limited information about this virus called Schmallenberg in Turkey. The aim of the present study was to determine the seroprevalance of Schmallenberg virus (SBV), which may cause major economic losses to sheep, and the association between seroprevalance and some geographical features (e.g. altitude, near a large water source) because of transmission by Culicoides spp. Blood samples from 1038 animals (969 ewes, 69 rams) in 38 flocks were collected and evaluated with a commercial ELISA kit in terms of specific antibody for SBV in centrum and eight towns of Kirikkale, where the altitudes ranges from 684 to 1219 meters. Age groups of the animals were determined as >= 2 - <4 (n= 517), >= 4 - <6 (n= 474) and >= 6 (n= 47) years old. The samples of Schmallenberg virus specific antibody detected as positive and suspected were 0.38% (4/1038) and 0.57% (6/1038), respectively. One out of four Schmallenberg virus specific antibody positive animals was ram, the others were ewes. On the other hand, one out of six Schmallenberg virus specific antibody suspected animals was ram, the others were ewes. The flocks of the animals with the virus specific antibody positive and suspected animals were not in places with the certain altitudes and the half of those flocks were not close to large water sources. Due to the limited numbers of animals with the virus specific antibody positive, no statistical analysis were performed to see the association between the seroprevalance of the virus and gender, age of the animals and the geographical features of the places. This study that is first investigation about Schmallenberg virus seroprevalence in sheep in Kirikkale, showed the presence of the virus specific antibody. It was also thought that this virus should be considered as the cause of abortion and malformed births in flocks.Öğe Survey of aflatoxin residue in feed and milk samples in Kırıkkale province, Turkey(2018) Yıldırım, Ebru; Macun, Hasan Ceyhun; Yalçınkaya, İlkay; Kocasarı, Fatma Şahindokuyucu; Ekici, HüsamettinBu çalışmada Kırıkkale ilindeki sütçü inek işletmelerinden toplanan yem ve süt örneklerinde total aflatoksin (AF) ve aflatoxin M1 (AFM1) kontaminasyonuna bakıldı. Türkiye, Kırıkkale İlindeki ilçelerden (Delice, Keskin, Sulakyurt, Bahşılı, Yahşihan, Çelebi, Karakeçili, Balışeyh) ve merkezden Haziran 2012 - Ağustos 2013 tarihleri arasında 154 yem ve 154 süt örneği toplandı. Toplanan numunelerdeki total AF ve AFM1' in kantitatif analizi, ticari kitlerle (HELICA biosystems inc.) enzim bağlı immünoassay (ELISA) kullanılarak gerçekleştirildi. Tüm yem ve süt örneklerinde total AF ve AFMsaptanmıştır. 154 yem örneğinden 5'inde total AF miktarı 20 µg/kg'ın üstünde bulunmuştur. Süt örneklerinin hiçbiri yasal sınırı aşmamıştır. Süt yemlerinde toplam AF düzeyi minumum 0.20 µg/kg, maksimum 28.80 µg/kg olarak tespit edilmiştir ve ortalaması 6.43±7.01 µg/kg'dir. Süt örneklerinde AFM1düzeyi minimum 0.08 ng/L, maksimum 10.11 ng/L tespit edilmiştir ve ortalaması 1.73 ±2.20 ng/L'dir. Sonuç olarak, tüm süt örneklerinde AFM1 kalıntısı bulunsa da bu yasal düzeyin üstünde değildir. Yem örneklerinin ise sadece %3.25 kadarı 20 µg/kg üzerinde total AF içermektedir. Halk sağlığı yönünden AFM1 bir risk oluşturmamaktadır. Aflatoksin bulaşmalarının önüne geçmek için stratejiler geliştirilmeli ve izleme programları oluşturulmalıdırÖğe Sığır oositlerinin in vitro maturasyonuna follikül uyarıcı hormon ve insan menopozal gonadotropinin etkisi(2006) Macun, Hasan Ceyhun; Kaymaz, MustafaBu çalışmanın amacı; benzer gonadotropinlere göre daha ucuz olan ve kolay bulunabilen FSH (Follikül Uyarıcı Hormon) ve hMG (İnsan Menopozal Gonadotropini) hormonlarının sığır oositlerindeki in vitro maturasyon oranlarına etkisinin araştırılmasıdır. Oositlerin in vitro maturasyonu sırasında vasatlara eklenen hormonlara göre; FSH kullanılan Grup 1, hMG kullanılan Grup 2 ve kontrol grubu (Grup 3) olmak üzere 3 grup oluşturuldu. In vitro maturasyondan sonra, Grup 1 'de Giemsa ile boyaması yapılan oositlerin %14.36'sınm GV (Germinal Vezikül), %6.38'inin M I (Metafaz I), %76,07'sinin M II döneminde olduğu belirlenirken, %3.19'unun dejenere olduğu tespit edildi. Bu dururn-2. ve 3. Grupta sırasıyla %11.40; %15.54; %66.84; %6.22 ve %23.03; %6.06; %64.24; %6.67 olarak belirlendi. Gruplarda oluşan dağılımların birbirinden farklı olduğu tespit edildi (p<0.05). Grup l'de M H'ye ulaşan oositin fazla ve dejenere oositin az olması nedeniyle FSH'nm avantaj oluşturduğu gözlendi. Sonuç olarak, sığır oositlerinin in vitro maturasyonunda vasat katkı maddesi olarak FSH kullanımının hMG'ye göre daha başarılı olduğu belirlendi. Bununla birlikte, sığır oositlerinin in vitro maturasyonu için en uygun ortam sağlanana kadar, farklı dozlarda FSH ve hMG hormonlarım da içeren vasat ve katkı maddeleri üzerine yapılan çalışmaların sürdürülmesi gerekmektedir.
