Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Yeni bir düzenleyici ve denetleyici kurum: kamu gözetimi muhasebe ve denetim standartları kurumu(2014) Karasu, RaufYeni Türk Ticaret Kanunu ve Avrupa Birliği'ne uyum süreci çerçevesinde 660 sa- yılı KHK ile Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) adı al- tında, düzenleyici ve denetleyici kurum niteliğinde idari özerkliğe sahip kamu tüzel kişi- liğini haiz yeni bir kurum kurulmuştur. 660 sayılı KHK ile SPK, BDDK gibi Türkiye’de kanunları gereği ilgili oldukları işletmelere kamu gözetimi yapma yetkisini haiz kuru- luşların yetkileri ile TÜRMOB ve Maliye Bakanlığı’na ait bağımsız muhasebe ve dene- tim standartlarını belirleme yetkisi KGK’ya verilerek bağımsız denetim konusunda bü- tüncül bir hukuki yapı oluşturulmuştur. 660 sayılı KHK ile, Kurul üyelerinin atanması açısından hükümete bağımlı bir Kurum oluşturulmuş olsa da, çalışma şekli ve karar al- ma süreci açısından özerk ve bağımsız bir kurum oluşturulmaya çalışılmıştır.Öğe Sigorta Hukukunda Yetkisiz Temsile İlişkin Sorunlar(2020) Coşar, AyşeYetkisiz temsil,ağırlıklı olarak borçlar hukukunun konusunu oluştursa da; ticaret hukuku uygulamasında da yetkisiz temsil ilişkisine sıkça rastlanmaktadır. Dolayısıyla genel hükümlerdeki düzenlemelerin yanısıra ticaret hukuku bağlamında da yetkisiz temsile ilişkin özel düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. Söz konusu özel düzenlemelerden biri de sigorta hukukunda yetkisiz temsile ilişkin hükümler ihtiva eden Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 1406’dır. Ancak bu düzenleme, genel hükümlerdeki yetkisiz temsile ve sigorta hukukundaki bazı temel ilkelere ilişkin hükümlerle çelişmektedir. Çalışmada ilk olarak, sigorta hukukundaki yetkisiz temsil ilişkisi ile karşılaştırma yapabilmek için genel hükümlerdeki yetkisiz temsil ilişkisi üzerinde durulmuştur. Türk Borçlar Kanunu (TBK) hükümleri çerçevesinde temsil olunanın yapılan işleme icazet verip vermemesi ele alınmıştır. Daha sonra sigorta hukuku bağlamında yetkisiz temsil ilişkisinden bahsedilmiş ve TTK m. 1406’nın yarattığı sorunlar ayrıntılı olarak incelenmiştir. İlerleyen bölümde ise sigorta hukukunda yetkisiz temsile ilişkin sorunların öğretide nasıl değerlendirildiği belirtilmiştir. Son olarak bahsi geçen sorunlara ilişkin açıklamalarda bulunulmuş ve çalışma özgün çözümler dile getirilerek tamamlanmıştırÖğe Satış Talebinin Kanuna Aykırı Olarak Reddedilmesinin, Konulmuş Olan Hacze Etkisi (Yargıtay’ın 16.02.2018 Tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı Dolayısıyla)(2018) Aslan, Leyla AkyolYargıtay, 16.02.2018 tarihli ?çtihadı Birle?tirme Kararı’nda özetle, “Alacaklının yasal süresi içinde usulüne uygun olarak yaptı?ı satı? talebinin icra müdürünce reddine ili?kin kararın ?ikâyet yolu ile ortadan kaldırılmaması halinde yasal sürenin geçmesi ile özellikle sıra cetveline esas alınacak haciz dü?meyecektir” ?eklinde karar vermi?tir. Yargıtay’ın söz konusu kararı isabetli de?ildir. Zira bilindi?i üzere, alacaklının, borçlunun hacizli mallarının satı?ını, kanunda öngörülen süreler içinde istememesi halinde, yalnız haciz kalkar; ancak icra takibi dü?mez. ?cra müdürü, alacaklının kanuna uygun olan satı? talebini kabul etmek ve bunun için gerekli i?lemleri yapmakla yükümlüdür. ?cra müdürünün, alacaklının kanuna uygun olan satı? talebini, henüz kıymet takdiri yapılmadı?ı gerekçesiyle kanuna aykırı olarak reddetmesi halinde, alacaklı icra müdürünün bu i?lemine kar?ı ?ikâyet yoluna ba?vurabilir. ?cra müdürü satı? talebini reddetmekle, hareketsiz kalmadı?ı, bir i?lem tesis etti?i için, bu durumda ba?vurulacak olan ?ikâyetin sebebi; Yargıtay’ın ?çtihadı Birle?tirme Kararı’nda dayandı?ı bir hakkın yerine getirilmemesi ya da sebepsiz yere sürüncemede bırakılması de?il, kanuna aykırılık olur. Alacaklının kanuna uygun olan satı? talebi, icra müdürü tarafından kanuna aykırı olarak reddedilmi? olsa bile, bu i?lemin kendili?inden geçeriz olaca?ı ve alacaklının da satı? talebinin varlı?ını koruyaca?ı söylenemez. Alacaklı, icra müdürünün bu i?lemine kar?ı ancak ?ikâyet yoluna ba?vurarak, söz konusu i?lemi ortadan kaldırabilir. Alacaklı ?ikâyet yoluna ba?vurarak icra müdürünün satı? talebinin reddi i?lemini iptal ettirmez veya daha sonra yeniden satı? talebinde bulunulmaz ve bu arada satı? isteme süresi de geçerse, konulmu? olan haciz kalkar ve bu alacalıya sıra cetvelinde de yer verilemez.Öğe Covid-19 Salgını Sebebiyle İcra Takiplerine İlişkin Düzenlemelerin Değerlendirilmesi(2020) Arslan, Aziz SerkanDünya üzerinde ve ülkemizde son günlerde ortaya çıkan ani COVİD-19 salgını, işletmeleri ve kişileri olduğu kadar devletleri de ekonomik ve sosyal olarak ciddi şekilde sarsacak sonuçlar orta - ya çıkarmaktadır. Kişilerin bağışıklık mekanizmalarını etkisiz hale getirerek hayatlarını tehdit eden bu durumun aynı zamanda ülkele - rin kamu düzenini ve ekonomilerini de tahrip etmesinin önlenmesi veya etkilerinin en aza indirilmesi amacıyla devletler de bir takım yasal tedbirler almaya yönelmektedir. Çalışmamızda özellikle 2020 Mart ayından itibaren ülkemizde etkisini gösteren salgına karşı Cum - hurbaşkanlığı Kararları, Kanunlar, Genelgeler ve Bakanlık Görüşleri şeklindeki yasal tedbirlerin kronolojik olarak icra ve ifls takiplerine, sürelere, konkordato süreçlerine, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir ve delil tespiti gibi kurumlara etkileri ve sonuçları üzerinde durulacaktır.Öğe Hastaneye Tam Kabul Sözleşmesi(2014) Durak, YaseminDevletin temel hizmetleri arasında yer alan sağlık hizmetleri gün geçtikçe ilerlemekte ve bu hizmetler artık özel sektörler aracılığı ile de yerine getirilmektedir. Sağlık hizmetleri yerine getirilirken de çeşitli sorunlar ortaya çıkmaktadır. Örneğin bir devlet hastanesinde ortaya çıkacak bir sorunla özel hastaneler arasında ortaya çıkacak sorun aynı hukuki sonuçlarla mı karşı karşıya gelecektir? Yine özel muayenehanesi olup da bazı hastanelerle anlaşmalı çalışan hekimlerin tedavisi sonucunda ortaya çıkacak olan hukuki sorunların neler olacağı da incelemeye değerdir. Örneğin hekimin hiçbir hastane ile çalışma ilişkisi olmadığı halde sadece ameliyatlarını özel hastanelerde gerçekleştirebilmektedir.Öğe Taşınmazlara ilişkin kira sözleşmelerinin içeriğinin örtülü irade beyanlarıyla değiştirilmesi —6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu ile 818 Sayılı Borçlar Kanunu ve 6570 Sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanunun ilgili hükümlerinin Mukayesesiyle birlikte—(2011) Topuz, Seçkin; Canbolat, FerhatÇalışmanın adı ve konusu, taşınmaz kiralarında kira sözleşmesinin içeriğinin örtülü irade beyanlarıyla değiştirilmesidir. Bu çalışma, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu ile 818 Sayılı Borçlar Kanunu ve 6570 Sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanunun ilgili hükümlerinin mukayesesiyle birlikte hazırlanmıştır. Bu kapsamda, öncelikle örtülü irade beyanları açıklanmaktadır. Bundan sonra genel anlamda sözleşmenin, özel olarak da kira sözleşmesinin içeriği ortaya konulmaktadır. Daha sonra kira sözleşmelerinin içeriğinin örtülü irade beyanlarıyla değişmesi olarak kabul edilecek olay grupları ile en sonra da kira sözleşmesinin içeriğinin örtülü irade beyanlarıyla değişmesi olarak nitelendirilemeyecek bazı olay grupları açıklanmaktadır. Çalışma konumuz, 6098 Sayılı (yeni) Türk Borçlar Kanunu ile 818 Sayılı (eski) Borçlar Kanunu ve (yine yürürlükten kalkacak olan) 6570 Sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun dikkate alınarak incelenmiştir.Öğe Hukuki Ve Psikolojik Boyutuyla Gece Kavramı(2020) Cengiz, İştar; Ersoy, Uğur; Küçükay, AlperÇalışma zamanı ve süresi, çalışanların günlük hayatını ve psikolojik halini etkileyen bir değişken olarak karşımıza çıkmak - tadır. Günümüzde çalışma hayatının getirdiği yükler, çalışma düzen - lerindeki değişimler, çalışma süresi ve yoğunluğundaki yükselme ile maddi ihtiyaç ve beklentilerdeki artışlarla birlikte gece çalışmaları ve vardiyalarının insan psikolojisi üzerindeki etkisi de gittikçe artış gös - termektedir. Bu durumun yanı sıra iş sağlığı, iş hukuku, ceza hukuku ve çalışma psikolojisi alanlarındaki gelişmeler, çalışanların iş hayatı ile sağlığı arasındaki ilişkinin incelenmesi açısından büyük değer ta - şımaktadır.Öğe 6100 Sayılı Hmk Madde 401 Hükmüne Göre Delil Tespitinde Görevli Ve Yetkili Mahkeme(2013) Arslan, Aziz SerkanÇalışmamızda öncelikle delil tespiti müessesesi hakkında bilgiler verildikten sonra delil tespiti hakkında HMK"da yer alan hükümler genel olarak incelenmiştir. Çalışmamızın konusu olan delil tespitinde görevli ve yetkili mahkeme konusu HMK"nın 401. maddesinde düzenlenmiştir. İncelememiz esnasında HMK 401. madde hükmü, önceki kanun hükümleri, HMK"nın genel amacı ve diğer bazı ülkelerdeki değerlendirilmiştir. düzenlemeler göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir.Öğe Adli Yardım Kurumunun Arabuluculukta Uygulanması - (HUAK m. 13/3)(2018) Aslan, Leyla AkyolBu çalışmanın konusunu, adli yardım kurumunun arabuluculukta uygulanması teşkil etmektedir. 7036 sayılı yeni İş Mahkemeleri Kanunu ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 13’üncü maddesine eklenen üçüncü fıkra hükmüne göre, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun adli yardıma ilişkin hükümlerinin arabuluculuk faaliyetinde kıyasen uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Kıyasen uygulama söz konusu olacağı için, özel hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin yargısal faaliyetin usulünü düzenleyen HMK’nın adli yardıma ilişkin hükümlerinin, yargısal bir faaliyet niteliğini taşımayan arabuluculuk kurumunda nasıl uygulanabileceğinin tespiti önem taşımaktadır. Bu bağlamda çalışmamızda öncelikle, arabuluculukta adli yardımdan yararlanmaya olanak sağlayan yeni düzenlemenin isabetli olup olmadığı tartışılacak; bundan sonra ise adli yardımdan yararlanma koşulları, adli yardımda görevli ve yetkili mahkeme, adli yardımın kapsamı, adli yardımdan yararlanabilecek kişiler, adli yardım talebinin incelenmesi ve adli yardımla ertelenen giderlerden sorumluluk gibi hususların arabuluculuk faaliyetinde kıyasen nasıl uygulanacağı irdelenecektir.Öğe Marka Ve Ticaret Unvanı Arasında İltibas(2015) Bilge, Mehmet EminBir işletmenin markasının bir başka tacir tarafından ticaret unvanı olarak kullanıldığı ya da bir ticaret unvanının başka bir işletme tarafından marka olarak kullanıldığı sıklıkla görülmektedir. Sınai mülkiyet haklarına ilişkin uyuşmazlıkların önemli bir kısmını da marka ve ticaret unvanı arasındaki karıştırılma tehlikesine ilişkin davalar oluşturmaktadır. Bu durum, marka ve ticaret unvanı arasında karıştırılma tehlikesinin kapsamlı bir şekilde incelenmesini ve tehlikenin varlığını saptamaya ve önlemeye yönelik kuralların belirlenmesini gerekli kılmaktadır. Mevzuatımızda marka, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ticaret unvanını ise Türk Ticaret Kanunu (TTK) ile düzenlenmiştir. Her bir kanun, konuyu farklı içerikte ve kapsamda düzenlemiştir. Gerek marka ve ticaret unvanı arasındaki nitelik farklılıkları, gerekse her iki sınai hak türünü düzenleyen hukuki düzenlemeler arasındaki farklı hükümler, bazı problemleri ve bazı farklı sonuçları da ortaya çıkarmaktadır. Özellikle marka hukukunda kapsamlı düzenlemelere konu tutulan "ayırt edici nitelik", "markasal kullanım", "ürün benzerliği" vb. kavramların unvan hukukunda da geçerli olup olmadıkları veya geçerlilik koşullarının belirlenmesi gerekmektedir. Konu yargı kararlarında da tam bir açıklığa kavuşturulamamış olup, çelişkili kararlar verilebilmektedir.Öncelikle şunu belirlemek gerekir ki, marka ve ticaret unvanı arasında bir üstünlük ya da öncelik hakkı bulunmamaktadır. Eşit konumda olan marka ve unvan arasında, birinin diğerine tercih edilmesini haklı gösterecek bir neden de bulunmamaktadır. Bu yüzde her iki kurumun amacı, kapsamı ve işlevleri göz önüne anılarak çözümler araştırılmalıdır.Öğe Taşınmaz Rehninde Belirlilik İlkesi(2017) Tümerdem, MuratAyni haklar alanına ilişkin tarihsel gelişim süreci neticesinde ortaya konulmuş olan birtakım ilkelerin varlığı kabul edilmektedir. Ayni haklar alanına hakim olan ilkeler ayni hakların bir türü olan rehin hakkı ve rehin hakkının bir türü olan taşınmaz rehni açısından da geçerlidir. Eşya Hukuku'nun temel konularından olan taşınmaz rehni alanına ilişkin genel olarak ayni haklar için ortaya konulmuş olan ilkelerin yanında bazı ilkeler de geliştirilmiş olup, taşınmaz rehni bu ilkelere göre uygulama bulmaktadır. Taşınmaz rehnine egemen olan ilkeler; belirlilik ilkesi, kamuya açıklık ilkesi, rehin derecelerinin sabitliği ilkesi ve teminat ilkesidir. Taşınmaz rehninde belirlilik ilkesi ne tür ve hangi özelliklere sahip şeyler üzerinde rehin kurulabileceği sorusuyla, taşınmaz rehninin hangi tür ve ne miktarda alacağı teminat altına alacağına ilişkin iki temel soruya cevap vermektedir. Bu bağlamda taşınmazın tamamı üzerinde değil de, sadece belirli bir kısmının rehnin konusunu teşkil edip etmeyeceği, yabancı para borçlarının hangi şartlarda yabancı para cinsiyle teminat altına alınabileceği sorularının cevaplandırılması gerekmektedirÖğe Geçiş Adaleti Ve Avrupa Arındırma Hukuku(2019) Çayan, GökhanArındırma usulünün iki amacı bulunmaktadır. Birincisi mağdur toplumla ilgilenmek, ikincisi demokrasi ve hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmektir. İlk amaç toplumun travmalarını bastırırken, ikincisi geleceğe odaklanır. İnsan hakları ihlallerinin tekrarlanmasını önlemek, adil ve etkili kamu kurumları oluşturmak için kötü niyetli ya da beceriksiz görevlilerin kamudan dışlanmasını sağlamak arındırma usulünün uygulandığı ülkelerin genel özelliğidir. Zira arındırma usulünde devletler, hem insan hakları ihlallerinin mağdurlarına hem de topluma borçlu olduğu yükümlülükleri yerine getirmek için gereken önlemleri almak zorundadır. Bununla birlikte, hukukun üstünlüğüne dayanan modern bir demokrasi kurmaya istekli olan toplumlar, hukukun temel ilkelerine de bağlı kalmalıdır. Bu makalede arındırma usulünün tarihi, amacı, uygulamaları ve hukuki boyutu inceleme konusu yapılmıştır. Makalenin giriş kısmında tarihi perspektif, birinci kısmında genel prensipler, ikinci kısmında Avrupa'daki arındırma usulleri, üçüncü kısmında da hukuki inceleme yer almaktadır.Öğe Yargıtay Kararları Işığında İcra Takiplerinin Birleştirilmesi(2017) Arslan, Aziz SerkanAlacaklının alacak hakkını devlet yardımı ile alabilmek amacıyla başlatmış olduğu icra takibinde takiplerin birleştirilmesi hususu uygulamada yaygın olarak kullanılmakla birlikte sıklıkla problem yaşanan konulardan biridir. Bu konuda uygulayıcı konumda bulunan icra dairelerine ve mahkemelere yol gösterebilecek kaynak son derece sınırlıdır. İcra takiplerinin birleştirilmesine ilişkin en önemli dayanak noktası ise İİK'da bu konuda açık bir düzenleme bulunmadığı için Yargıtay kararları ve HMK hükümleridir. Yargıtay, güncel kararlarında icra takiplerinin belli koşullar altında birleştirilmesine olanak sağlamakla birlikte bu koşullara ilişkin olarak ise HMK hükümlerine atıfta bulunmaktadır. Çalışmamızda öncelikle Yargıtay'ı takipleri birleştirmeye iten nedenleri tespit ettikten sonra takiplerin hangi koşullarda birleştirilebileceğini irdeleyeceğiz. Son olarak ise Yargıtay'ın da belirttiği üzere HMK hükümlerini göz önünde bulundurarak takiplerin birleştirilmesi kararının sonuçları üzerinde duracağız.Öğe Türk Ticaret Kanunu'na Göre "Fiili Taşıyıcı"nın Tâbi Olduğu Hukuki Esaslar(2017) Akdeniz, Umut; Orbay, Nurdan Ortaç6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen "Fiilî Taşıyıcı" müessesesinin incelendiği bu makalede, bu hususta yapılan düzenlemenin olumlu ve olumsuz yönleri tespit edilmeye çalışılmıştır.Öğe Kira Sözleşmesinin Önemli Sebeplerle Olağanüstü Feshi (TBK m.331)(2019) Şahin, Turan6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kiraya ilişkin genel hükümleri kapsamında kira sözleşmesinin sona ermesi; belirli süreli kira sözleşmelerinde sürenin geçmesi (TBK m.327), belirsiz süreli kira sözleşmelerinde fesih bildirimi (TBK m.328-330) ve olağanüstü fesih (TBK m.331-333) şeklinde düzenlenmiştir. Olağanüstü fesih nedenleri ise önemli sebepler (TBK m.331), kiracının iflası (TBK m.332) ve kiracının ölümü (TBK m.333) olmak üzere üç başlıkta ifade edilmiştir. Kiraya ilişkin genel hükümler kapsamında kira sözleşmesinin sona ermesine imkân veren üç durum daha söz konusudur. Bunlardan ilki kiraya verenin, kiracının kiralananı özenle kullanma ve komşulara saygı gösterme borcunu ihlal etmesi sebebiyle sözleşmeyi feshi (TBK m.316), ikincisi kiracının temerrüdü (TBK m.315) sebebiyle sözleşmenin feshi, üçüncüsü ise önemli ayıplar nedeniyle kiracının sözleşmeyi feshetmesidir (TBK m.305/II). Çalışmada kira sözleşmesinin önemli sebeplerle feshine ilişkin TBK m.331 hükmü, diğer sona erme sebepleri ile olan ilişkisi de değerlendirilmek suretiyle ele alınmıştır. Ayrıca İsviçre Hukuku ve Yargıtay uygulaması da olabildiğince aktarılmaya çalışılmıştır.Öğe Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı'nın Ticaret Şirketlerinin Feshini İsteme Davasında Bir Yıllık Süreye İlişkin Anayasaya Aykırılık Sorunu (TTK m. 210/f. 3)(2015) Can, Ozan6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 210. maddesinin 3. fıkrasına göre, kamu düzenine veya işletme konusuna aykırı işlemlerde veya bu yönde hazırlıklarda ya da muvazaalı iş ve faaliyetlerde bulunduğu belirlenen ticaret şirketleri hakkında, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca, bu tür işlem, hazırlık veya faaliyetlerin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde fesih davası açılabilir. Bu hükümde öngörülen bir yıllık süre hak düşürücü süre niteliğindedir. Diğer yandan söz konusu hükümde kamu düzenine veya işletme konusuna aykırı işlemlerden, muvazaalı iş ve faaliyetlerin üzerinden kaç yıl geçince dava hakkının son bulduğu hususunda hüküm suskundur ve bu konuda uygulanacak pozitif bir düzenleme de bulunmamaktadır. Bu hâliyle, söz konusu hüküm, bu tür işlemlerin üzerinden çok uzun süre geçtikten sonra da Bakanlığın, işlem ve faaliyetleri öğrenmeden itibaren 1 yıl içinde dava açabilmesini mümkün kılmaktadır. Şirketlerin sürekli dava tehdidi altında kalmasına yol açan bu hükmün 1982 Anayasası'nın 2. maddesinde hükme bağlanan hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu düşünmekteyiz.Öğe Muvazaalı Boşanmanın Tespiti İle Ölüm Aylığının Kesilmesi(2017) Cengiz, İştar5510 sayılı Kanun m.56/II hükmü ile getirilen düzenlemeyle hak sahibi konumundaki eş veya çocuğun, boşandığı eşiyle eylemli olarak birlikte yaşaması durumunda hak sahipliği sıfatının ortadan kalktığı kabul edilip gelir/aylıktan yararlandırılmaması kabul edilmektedir. Gelir/aylık almak için eşinden boşanma yolunu seçenler, bir yandan bu yolla gelir/ aylık alma hakkını elde ederken diğer yandan eşinin miras hakkından mahrum kalmakta, eşi nedeniyle hak sahibi sıfatını kaybetmektedirler. Bu amaçla kanun koyucu sınırlı olarak ve sadece, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği yönünde düzenleme yapmıştır. Bu bağlamda kanaatimizce gerçekten hakkın kötüye kullanılması varsa bağlanmış olan aylık kesilmelidir. Ayrıca muvazaaya dayanmaya gerek yoktuÖğe Legal Characteristic of Labour Transfers Made Within the Scope of Privatization of State Economic Enterprises(Turkiye Orta Dogu Amme Idaresi Enstitusu, 2017) Cengiz, IstarVoluntary transfer of contract is a procedure, which provides change of contract by employer and continuity of contract. Although there is no regulation in Code of Obligations (No. 818), Turkish Code of Obligations (No. 6098) regulates voluntary transfer of contract. In this study, the effects and outcomes of voluntary transfer of labor contract in terms of grantor and grantee employers are explained. To enlighten the subject, firstly the topics of transfer of contract, transfer of contract by law and voluntary transfer of contract will be enlightened, after then labor turnovers within the scope of public privatization will be explained. Employees working in public body workplaces are transferred to other public enterprise workplaces within the scope of privatization. This situation cannot be accepted as voluntary transfer of contract because of source of transfer of employee arisen from legal obligation. As a result of abolishment of employee status of employee in time of transfer to another public enterprise, it will be impossible to mention transfer of labor contract.Öğe Transport For Fault (Giving A Lift)(Istanbul Univ, Fac Law, 2015) Durak, Yasemin; Sahin, TuranThe incidence of giving a lift is increasing day by day as the number of vehicles individuals has increased. Many people in the society have certainly benefitted from a lift. People give a lift not only to people they know but also to people they do not know, which is also known to be "hitchhiking". Therefore, legal qualifications and responsibility of giving a lift is to be determined very well as everyday people get in the cars of other people or offer giving a lift to other people without considering its possible results.Öğe A New Regulatory and Auditing Agency: Public Oversight, Accounting and Auditing Standards Authority(Turkiye Orta Dogu Amme Idaresi Enstitusu, 2014) Karasu, RaufIn the framework of the new Turkish Commercial Law and the EU accession process, a new regulatory and auditing agency with administrative autonomy called Public Oversight, Accounting and Auditing Standards Authority (POAASA) was established by Decree-Law No. 660. The powers and duties of the Capital Markets Board, the Banking Regulation and Supervision Agency that have power to public surveillance on relevant firms by virtue of their respective acts have been granted to the KGB by Decree No. 660. Thus, an integrated legal structure towards independent audit has been formed. With Decree-Law No. 660, an autonomous and independent body in terms of operation and decision-making process has been attempted to be established, albeit the POAASA is dependent on the Government regarding the appointment of the board members.